Kayıtlar

BU SAVAŞI KİM KAZANDI?

israil ve abd’nin İran’a saldırması ve İranın cevap vermesi sunucu yapılan ateşkes süreçini şöyle değerlendiriyorum; İran tarafı: Uzun zamandır tehdit altında olan, 7 Ekim sürecinden sonra, Lübnan Hizbullah cephesinde ve Suriye cephesinde ağır darbeler alan, israil tarafından Suriye ve İran topraklarında saldırıya uğrayan, bu saldırılar sonrası İsraili dron ve roketlerle vuran İran’ın abd tarafından müzakereler yoluyla oyalandığını ve 13 Haziran gecesi gafil avladığını düşünüyorum. Ani bir baskınla, 200 civarı uçakla havadan ve karadan saldırıya uğrayan İran, birçok üst düzey asker ve bilim adamının da aralarında olduğu kişinin öldürülmesine bir çok hassas tesisinin vurulmasına engel olamadı. Bu saldırıları adeta eli kolu bağlı bir şekilde izledi, savunma dahi yapamadı. İran ikinci gün savunma sistemlerini devreye sokarak israil uçaklarını ve havadan atılan silahları vurmaya başladı. Karadan saldırı yapan ekipler ve kurulmuş dron üslerinin bir kısmını ele geçirdi. 13 Haziran saldırısın...

TANRILIK İDDİASI

 Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişimi dahil, yüz yıldan fazladır yapılan tüm darbelerin arkasında ingiliz/abd aklı var. Amaç Türkiye’nin kendi kontrollerinde kalması. Dünyanın her yerinde olduğu gibi bölgemizde de tüm yönetimlerin abd/ingiliz aklının kontrolünde olmasını istiyorlar. Kendi kontrolünde olmayan, kontrolden çıkan veya buna direnen yönetimleri farklı yöntemlerle yıpratıyorlar, zayıflatılıyor, kendileri için zararsız hale getiriyorlar. Buldukları ilk fırsatta ise devirip yerine kontrol edebilecekleri bir yönetim getiriyorlar. Bunlar için yönetimin şekli, inanç sistemi, kültürü, rengi, dili hiç önemli değil. Önemli olan kendilerine itaat edip etmediği. Adeta kendilerini tanrı olarak dayatıyorlar. İstediğimizi yaşatırız, istediğimizi öldürürüz, bize itaat edenlere cenneti, itaat etmeyenlere ise cehennemi yaşatırız diyorlar. Emperyalist dünya sisteminin özeti bu. Bölgemizde bu sistemin turnusol kağıdı israildir. abd/ingiliz emperyalist aklının uç karakolu olan israille iyi...

Şah Kalender Veli

Şah Kalender Veli Ankara’nın Çubuk ilçesine bağlı Sele Köyünde(Mahallesinde) bulunan Horasan Erenlerinden Şah Kalender Veli Hazretlerinin türbesini ziyaret ettim.  Şah Kalender Velinin . 1307 ve 1320 hicri yılı Ankara Vilayeti Salnamelerinde, Çubuk kazası Sele köyünde, Ehli Beyt imamlarından Haz­reti İmam Bakır (r.a)’ın sülalesinden Siyam Fakıh ve oğlu Kalender Veli Türbesi ol­duğu kaydedilmektedir. Türbe tipik bir Alevi Bektaşi türbesi olmasına rağmen, beş vakit ezan okunuyor ve türbenin girişi Cami olarak kullanılıyor. Türbeye caminin içinden açılan kapıdan giriliyor ve içeride iki adet yeşil örtülü sanduka bulunmaktadır. Türbede 1644 yılında 2. Abdülhamit Han zamanından verilen berat ve türbedarlık davası belgeleri ile tarihi secere ve belgelerinin de tercümeleri bulunmaktadır. Köy sakinleri tarafından her yıl Şah Kalender Veli Hazretlerini Anma ve Anlama Etkinlikleri düzenleniyormuş.  Şah Kalender Veli de, Hacı Bektaş Veli, Yunus, Mevlana, Tapduk Emre, Ahi Evran gibi Anado...

MAZLUMDER ve Ahmet Taş Üzerine

  Kayseri MAZLUMDER ve Ahmet Taş Üzerine   MAZLUMDER denilince aklıma İnsan Hakları, adalet, cesaret ve istikrar geliyor. Kuruluşundan bu yana istikrarlı ve cesurca “kim olursa olsun zalime karşı, kim olursa olsun mazlumdan yana” tavrıyla adalet talebinden hiç vaz geçmedi. Hangi hükümet başta olursa olsun, hangi yapı devlette güçlü olursa olsun, kime dokunursa dokunsun sözünü ve duruşunu hiç esirgemeden söyleme geleneğini devam ettirdi. Bu istikrarı en çok da Kayseri Şubesinde ve onun uzun yıllardır başkanlığını yapan Ahmet Taş’ta görüyoruz. İsmi Kayseri MAZLUMDER’le adeta özdeşleşen Ahmet Taş ,aynı zamanda Kayseri Sivil Toplum Kuruluşları Platformu başkanlığını da uzun yıllardır yürütmektedir. Kayseri’de yaşanan hak ihlallerini, kamu kuruluşları ile STK’lar arasındaki diyaloğu, Kayseri toplumunun sorunlarını, mültecilerin sorunlarını ve mültecilerden kaynaklanan sorunları dile getirme ve çözümler üretmedeki mahareti, diplomasi ve uzlaşma dilini kullanmadaki bece...

AFFEDİLEN GENERALLER VE HUKUK

Hukuk temelde iki şey yapar. Düzeni sağlar ve adaleti tesis eder. Bir toplumda düzen ve adalet yoksa o toplumda hukuk işlemiyordur. Türkiye’de yasalar ve hukuk sistemi düzeni korumak ve adaleti tesis etmek şöyle dursun. Kişiler üzerinden, niyetler hatta somut verilere dayanmayan kanaatler üzerinde toplumu dizayn eden veya hizaya getiren baskı aracına dönüştürüle biliyor. Bu dönüşümlerden biri belki de en barizi 28 Şubat darbe dönemidir. Ne acıdır ki siyasi otoriteler birçok kez olduğu gibi şimdi de Hukuku ayaklar altına alan uygulamalara imza atabiliyor. Bu durumun en bariz örneği yakın zamanda yaşanan  “Cezaevinde olan 28 Şubat darbesi generallerinin, Cumhurbaşkanı tarafından affedilerek kocadıkları gerekçesiyle cezaevlerinden topluca tahliye edilmesi” olayıdır. Oysa kendilerini ülkenin gerçek sahibi seçkinler olarak gören 28 Şubat darbesinin general tayfasının marifetiyle, yargı baskı altına alınmış, hakimler ve savcılara brifingler verilerek yönlendirilirmiş ve o brifingli yargı...
  Suriyeli Mültecilerin Sorunları 1. Suriyeli mülteciler tedavi olma ve seyahat konusunda ciddi ihlaller yaşamaktadır. Özellikle 6 Şubat depreminden sonra ikamet yerleri Hatay ve çevresi olan depremzede mülteciler istem dışı  başka illere savruldular. Bunlar arasında uzun tedavi süreçleri olan hala da tedavileri devam eden hastalar vardı. Yine bunlar arasında geçmişten Onkoloji vb. ağır ve sürekli tedaviye ihtiyacı olan hastalar da vardı bunlar depremden sonra getirildikleri illerde tedavilerine devam etmeye başladılar. Süreç uzun olunca da geldikleri illerde ev kurup yerleştiler. Çünkü daha önce yaşadıkları yerlerde onlar İçin ne ev, ne  iş ne hastane kalmışı. Geldikleri bu illerde tedavi, ev, iş, tam tutunmaya başlamışlarken mültecilere artık geldikleri bu illerde ikamet zorlaştırıldı,önceki yaşadıkları yerlere dönmeleri istendi. Tedavileri devam eden hastalara hastanelere gelmeleri için yol izni zorunluluğu getirildi. Aksi halde tedavileri yapılmıyordu. Mülteci olmanın...
Resim
  İslami Hareket Açısından Şiddet (http://www.ozedonus.net/islami-hareket-acisindan-siddet-82yy.htm) Ana Sayfa »  Yazarlar »  Orhan Göktaş 05.06.2015 16:35 Orhan Göktaş      Şiddet, Arapçadan dilimize geçen bu kelime “Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik, karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma” (TDK) anlamlarına gelmektedir. Bende bu anlamda özellikle  “karşı görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma”  anlamında kullanacağım.       “İslami hareket”i Müslümanların dünyayı İslami değerlere göre dönüştürme çabası olarak tarif edebiliriz. Bu tanım, modern zamanlarda İslami değerleri topluma hakim kılma çabalarının ortak adıdır.      Bu genel tariften yola çıkarak bu amaca matuf Müslümanların yaptığı tüm çalışmalar  “İslami hareket”  olarak adlandırılabilir. Bu bağlamda her Müslüman’ın kendi şart ve imkanları dahilinde İslami hareketin içinde bulunması bir zorunluluktur. Zira İslam fert ola...