Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Arada Yaşamak Ama Hangi İlkelerle..

Farklı din, mezhep, kavim, ideoloji, yaşam tarz ve benzeri farklılara sahip insanlar aynı ülkede, şehirde, mahallede hatta aynı binada yaşıyor dahi olsa bir birlerinden farklı yaşıyor olabilirler. İnsana, hayata, dine, topluma bakışları farklı olan insanlar bir arada yaşıyor olsa dahi farklı yaşıyordur. Son dönemlerde sıkça kullanılan “Bir Arada Yaşamak” kavramının çok boyutlu olarak tartışılması ve içinin doldurulması gerektiğini düşünüyorum. Düz bir bakışla baktığımızda şöyle diyebiliriz; “Zaten bir toprak parçamız, bayrağımız, vatandaşlık bağıyla bağlı olduğumuz bir devletimiz var. Bu devlette yaşayan herkes anayasa ve yasalar çerçevesinde bir arada yaşıyor. O halde “Bir arada yaşamak” kavramına ihtiyaç nereden hasıl oldu. Sorun göçmenlerse onlara dönük çalışmalar da yapılıyor, varsa eksik aksak tarafları gerek STK’lar gerekse devlet onları gidermeye çalışıyor. Yani onlarla da öyle veya böyle bir arada yaşıyoruz.” İşte sorun da tam burada. Bir arada yaşıyoruz ama kendimiz o...

Barış Pınarı Operasyonu Üzerine.

Türkiye;  Sınırını güvenli hale getirmek ve Suriyeli mültecilerin en azından bir kısmını Suriye'ye göndermek istiyor. Suriye'de kalmak gibi bir amacının olmadığı açık. Batı ülkeleri; Türkiyede bulunan göçmenlerin kendi ülkelerine gönderilme ihtimalinden dolayı tedirgin. Türkiyenin güvenli bölge oluşturup göçmenleri Suriye topraklarına yerleştirmesi onların da istediği bir durum. Bu yüzden bu operasyona üst perdeden bir itirazları olmuyor. ABD;  bölgeyi istikrarsızlaştırmak ve özellikle Kürtlerle Türkiye arasındaki bağı zayıflatıp Kürt -Türk kavgası çıkartma amacı gütmektedir. Bu yüzden Kürt örgütleri eğitip donatıyor. Bu örgütlere meşruiyet kazandırıp Kürt halkının bu örgütleri desteklemesini istiyor. Onlara kendi kontrolunda bir devlet kurmak için geri çekilmelerini küçük de olsa bir toprak parçadında bağımsızlık ilan etmelerinin zeminini oluşturmak için Türkiye'ye karşı çıkmıyor. Bunu da Türkiye'nin kendi belirlediği sınırı aşmaması kaydıyla yaptığını...

SURİYELİLERE SALDIRILAR ÜZERİNE

Adana'da 19 Eylül tarihinde sosyal medyadan yapılan  "Suriyeliler çocuğa tecavüz etti"  paylaşımına inanarak, yine sosyal medyadan kışkırtılan binlerce insan Suriyeli'lerin iş  yerlerine ve araçlarına saldırmış onlarca iş yerini ve aracı tahrip etmişti. Güvenlik güçlerinin ve  az sayıdaki duyarlı vatandaşın çabasıyla çok şükür ki can kaybı yaşanmadan olaylar sonlandırıldı ve fail yakalandı. Olayın tecavüz değil taciz, şahsın Suriyeli değil Adanalı 15 yaşındaki bir suç makinası olduğu anlaşıldı. İmdi; Sosyal medyadan tahrik olup, gözü dönen kalabalığa katılmış olanlar:  Hadi gözünüz döndü aklınız ve vicdanınızda mı kör oldu? Olayın ne olduğunu iyice anlayıp doğrulatmadan yaptığınız insanlık dışı linç girişiminden dolayı kuldan utanmadınız, Allah'tanda mı korkmadınız? Olayın doğru olduğunu var saysak bile bir Suriyelinin yaptığı hatadan dolayı olayla alakası olmayan Suriyeli'lere saldırmayı hangi insanlığa, hangi, dine, hangi mezhe...