HAKLARIMIZ – SORUNLARIMIZ VE ÇÖZÜM YOLU
Haklarımız kısaca beş unsurun korunması olarak özetlenebilir
bunlar: can, mal, akıl, nesil ve din’in korunmasıdır. Bu haklar her insana
Allah tarafından verilmiştir. Bu haklara saldırı, tecavüz, engelleme gibi durumlar
insan haklarına müdahale olarak algılanmaktadır. Dikkat edilirse bu hakların
tamamı insanı merkeze alarak sıralanmıştır.
İnsan’ı merkeze aldığınızda onun dışında kalan her unsur
teferruat olarak algılanır. Yani “söz
konusu insan ise geresi teferruattır” diye biliriz. Seküler yaklaşımlar
öncelik olarak vatan, bayrak, toprak, resmi ritüeller gibi değerleri ön plana
çıkararak insanı ikinci plana atmaktadır.
Bu bağlamda siyasi olarak verilen idam kararları insan
haklarına müdahalenin en bariz ve kabul edilemez olanlarındandır. Siyasi bir
tavırla ortaya çıkmış insanlara güç kullanarak yapılan müdahale gayri
insaniliğin ulaşabildiği en uç nokta olsa gerek. Kendi halkına fikir ve
düşüncelerini halklarına kabul ettiremeyenler, ordu ve sermayenin de yardımıyla
devleti ele geçirip çıkarlarına ters düşen insanları halka rağmen, tutuklayarak
uydurma mahkemelerde idam kararı vermeleri, içinde insanlık kırıntısı taşıyan
hiç kimsenin kabul edebileceği bir durum değildir.
Biz de MAZLUMDER Adana şubesi olarak Mısır’daki siyasi
idamlara karşı tavrımızı ortaya koymak, verilen idam kararlarının doğru
olmadığını ilan etmek, halkımızın gündeminde bu durumu sıcak tutmak için beş
ocak meydanında bir çadır kurarak beş gün boyunca seçkin şair ve çizerlerimizin
konuyla ilgili eserlerini sergiledik. Aynı zamanda bir imza masası kurarak bu
idamları onaylamadığımızı ve bu kararların uygulanmasını istemediğimizi
göstermek için imza kampanyası yaptık.
Bu süre içinde sergimizi ziyaret eden çok sayıda renkli
simayla tanıştık, değişik düşünceleri ve inançları olan insanlarla muhabbet
ettik hatta tartıştık. Sergiye takıldığım zamanlarda Seyyid Kutub’u eşsiz bir İslam alimi olarak
kabul edip Mursi’nin kafir olduğunu söyleyenler, Suriyeli teröristleri niye
kınamıyorsunuz diyenler, Mısır için ağlıyorsunuz Soma için ağlıyorsunuz niye
Şırnak için ağlamıyorsunuz diyenler, Berkin Elvan için niye çadır açmadınız
diyenler gibi olaya eleştirel yaklaşanların yanında, yaptığımız işi takdir
ederek, ben solcuyum ama yaptığınız bu işi takdir ediyorum, MAZLUMDER’in
çalışmalarını takip ediyorum duruşunuzu beğeniyorum diyenlerde oldu. Sergideki
diyaloglardan “insanlar bir birinin düşmanıdır, konuşmadıkları sürece” sözünün ne
kadar doğru olduğunu bir kez daha anladım. Çünkü tepkilerini açık yüreklilikle
ifade eden insanlarla konuştuğumuzda, bizi tanımayanların, ön yargıyla
yaklaşanların düşüncelerimizi ve yaptıklarımızı anlattığımızda tavırları ve
sözlerinin nasıl değiştiğini gördüm. MAZLUMDER’in “Kim olursa olsun zalime karşı, kim olursa olsun mazlumun yanında”
sloganının ne kadar doğru bir şiar olduğunu bir kez daha pratiğiyle yaşadım.
Düşüncesi, inancı, mezhebi ne olursa olsun insan’a sırf
insan olduğu için değer verilmesi gerektiği, her şeyin insan için olduğu
vurgusu, zalim, zulüm ve mazlum kavramlarının insan eksenli algılanması
gerektiği “ortak payda” olarak kabul görmektedir.
İslam’ın yaklaşımı insan merkezli bir yaklaşımdır.
İhtilaflarımızın kaynağı seküler yaklaşımlar, çözümü ise İslami yaklaşımdır.
Yeter ki bunu ortaya koymasını bilelim, her kesimden insanla sağlıklı diyalog
kurabilelim. Kanaatimce İslami referanslarla çalışan kurumların yapacağı en
önemli şey bir birleriyle ve değişik kesimlerle sağlıklı diyalog kurmanın
yollarını aramaktır.
Vesselam.
Yorumlar
Yorum Gönder