KİŞİ DOKUNULMAZLIĞI HAKKI
Her insan, bağımsız
birey ve kendi başına bir değerdir, ayrıca insan olmasından dolayı hakları ve
sorumlulukları vardır.
Bu haklardan
biri de kişi dokunulmazlığı hakkıdır.
Hayata bakış
açısı, insanın kendisine ve kendi dışındakilere verdiği değeri belirler ve
şekillendirir. İnsanlık tarihi boyunca oluşan bu bakış açılarını kabaca ikiye
ayırabiliriz.
Birinci
bakış açısı: “sınıfçı” “maddeci” bakış açısıdır. Bu bakış açısı insanı sadece
maddi bir varlık olarak görür. Kendi bedeni üzerinde her türlü tasarruf
hakkının olduğuna inanır. Ayrıca insanları etnik köken, ekonomik, sosyal veya
inanç açısından sınıflara ayırmış ve üstün sınıfın alt sınıf üzerinde yönetici,
söz ve karar sahibi olduğuna inanmıştır.
İkinci bakış
açısı : “eşitlikçi” “maneviyatçı” bakış
açısıdır. Bu bakış açısına göre insan sadece maddi yönü olan bir varlık değil
aynı zamanda manevi yönü olan bir varlıktır. İnsan kendi bedeni üzerinde tasarruf
sahibi değildir, beden kendisine verilmiş bir emanettir. Ayrıca insanların bir
birinden üstün olamayacağına, etnik kökenin, ekonominin, sosyal çevrenin ve
inancın insanları birbirinden üstün yapamayacağına inanırlar.
Günümüzde de
bu bakış açılarının şekillendirmiş olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Birinci
bakış açısına sahip olanlar; intihar, ötenazi,
kürtaj v.b gibi kendi bedenleri ile ilgili konularda kararın kendilerine
ait olduğunu kimsenin karışamayacağını düşünürler.
Bunlar kendilerinden
daha düşük düzeyde olan toplumlardan üstün olduklarını, onlar üzerinde yönetici
ve karar verici olduklarını düşündükleri için başka ülkeleri işgal etme ve
sömürme haklarının olduğunu düşünüp uyguluyorlar.
İkinci bakış
açısına sahip olanlar bedenin kendilerine emanet olarak verildiğine inandıkları
için intihar ve ötenaziye, ana
rahmine düşen çocuğun bağımsız bir kişi olması dolayısı ile kürtaja karşı çıkarlar. Kişinin buna
karar verme hakkı olamaz diye düşünürler. Hukuk, tıp veya zorunlu sebeplerin
dışında bunların yapılmasını doğru bulmazlar.
Ayrıca
hiçbir sebep insanları birbirinden üstün yapamaz. Bütün insanlar şartları ne
olursa olsun, özgür, eşit ve bağımsız
doğarlar ve bunlara kimsenin müdahale etme hakkı yoktur.
Birinci
yaklaşım sahibi insanların kurduğu düzen sömürü ve zulüm düzeni olarak
karşımıza çıkarken ikinci yaklaşıma sahip insanların kurduğu düzen adil ve
herkesin eşit yaşayabileceği bir dünya öngörmektedir.
Bu
yaklaşımlardan dolayı bazı devletlerde kürtaj, intihar ve ötenazi suç
sayılmamaktadır. Ama ülkemizde ve dünyanın çoğunluğunda kürtaj ve ötenazi
suçtur, intihar girişimi suç değil ancak intihara teşvik ve yardımcı olmak
suçtur.
Kişi
dokunulmazlığı hakkı yargısız infaz,
işkence, kötü muamele, tecavüz, mobing v.b gibi durumları kapsar.
Gerek
uluslararası sözleşmeler gerek anayasamızın 17. Maddesi kişi dokunulmazlığını
tanımıştır.
Unutmayalım ki
her insan diğer tüm insanlar gibidir.
Orhan GÖKTAŞ
Yorumlar
Yorum Gönder