YAŞAM HAKKI
İnsanın
sahip olduğu hakların tamamını kullanabilmesi yaşamasına bağlıdır. Bu bağlamda
yaşam hakkı en önemli ve vazgeçilmez insan hakkıdır diyebiliriz.
Yaşam
hakkının en önemli insan hakkı olduğu düşüncesi hem ilahi, hem de beşeri
kaynaklı bütün sistemlerin ortak düşüncesidir.
Güvenlik,
özgürlük, başkasının ya da toplumun yaşam kalitesinin yükseltilmesi veya
herhangi başka bir sebep bir başkasının yaşam hakkına müdahaleyi meşru kılmaz.
Kutsal kitaplarda
yaşam hakkına müdahale en büyük günahlardan biri olarak sayılmıştır.
Örneğin;
İncil
“Zina etmeyeceksin, adam
öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, başkasının malına göz dikmeyeceksin” (Romalilar
13) der.
Kur’an
“…Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir kimseyi
öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de bir kimsenin hayatını
kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibidir... ”(Maide 32) der.
Doğal
Hukuk anlayışına göre; insan hakları insanın doğuştan sahip olduğu, insan
olmaktan kaynaklanan haklardır. Bütün insanların, sadece insan oldukları için
sahip oldukları evrensel nitelikteki insan hakları herkese eşit olarak
tanınmıştır. İnsan olmaktan vazgeçilemeyeceği için insan hakları da dokunulamaz
ve devredilemez niteliktedir. İnsan hakları sıralamasının başında ise “yaşam hakkı” vardır.
Pozitif hukuk anlayışına göre de yaşam hakkı insanın en
vazgeçilmez ve dokunulmaz hakkıdır.
Örneğin;
Aralarında
1776 tarihli Bağımsızlık Bildirisi’nin de bulunduğu Amerikan Bildirileri ile 1789 tarihli (Fransız) İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi’nde
de yaşam hakkının dokunulmazlığı kabul edilmiştir.
4 Kasım 1950
tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin
2. maddesinde herkesin yaşama hakkının yasayla korunacağı, yasanın ölüm
cezasını öngördüğü bir suçtan dolayı mahkemece verilmiş bir cezanın yerine
getirilmesi dışında hiç kimsenin kasten öldürülemeyeceği belirtilmiştir.
Anayasamızın 17. Maddesi “Herkes, yaşama, maddî ve manevî
varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” Şeklindedir.
Özetleyecek
olursak İlahi kaynaklar, doğal hukuk ve
pozitif hukuk kaynaklarının tamamı “yaşam hakkını” dokunulamaz ve
vazgeçilemez hakların başında saymaktadır.
Günümüzde
bazı güçlerin, ulusal güvenlik, enerji ihtiyacı veya başka sebeplerle çok rahat
bir şekilde yaşam hakkını ihlal ettikleri, kitlesel sivil ölümlerine yol
açtıklarına şahitlik etmekteyiz. Bu durum hem İlahi dinler hem doğal ve beşeri
hukuk açısından kabul edilemez.
Unutmamalıyız
ki hiç kimsenin hayatı diğerinden daha kıymetli değildir.
Orhan GÖKTAŞ
Yorumlar
Yorum Gönder