İNSAN HAKLARI BAĞLAMINDA LGBT MESELESİ


Mazlumder İslami bir bakış açısı ve duruşla İnsan Hakları alanında çalışma yapan bir dernek, ben de Mazlumder bünyesinde İnsan Hakları savunuculuğu yaptığım için, sürekli sorulan LGBT hakkında ne düşünüyorsun? Sorusunun cevabını bu yazıda vermeye çalışacağım.
 LGBT “Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transnseksüel veya Travesti” daha da açarsak “L: Kadın kadına, G: Erkek erkeğe, B: Bir cins her iki cinsle; cinsel ilişki kurar anlamına geliyor. T: Bir cinsin diğer cinsiyete geçmesi” anlamına gelmektedir.
Farklı isimlendirmelerle insanlık tarihinde ve toplumumuzda bu cinsel sapkınlık hep var olagelmiştir. Ancak herkes tarafından bu durumun anormal kabul edildiğinden gizli ya da tolere edilir düzeyde kalmıştır.
Toplumun ve bizim gündemimize gelmesinin sebebi, LGBT’nin görünür yapıldığı, teşvik edildiği hatta adeta kutsandığı ve yasal koruma altına alınıp onlarla ilgili en ufak bir olumsuz söylemin “homofobik” suç sayılması ve insan hakları ihlali kabul edilmesindendir.
LGBT olmak yaratılıştan gelen bir duygu ile olabildiği gibi sonradan cinsel tercihe dönüşmüş de olabilir. Sayıları çok az da olsa bazı kişiler ben böyle yaratıldım diyebilmekte, ama tamamına yakını ben böyle yaratılmadım ancak tercihimi eş cinsellikten yana kullanmaktayım diyebiliyor.
Kişinin kendi cinsine ilgi duyan duygularla yaratılmış olması mümkün, bunu inkar edemeyiz ve kimse “sen niye bu tür duygular taşıyorsun” diye kişiyi sorgulama hakkına sahip değildir. Kişinin cinsel tercih olarak kendi cinsine yönelmesi tasvip edilmese de anlaşılabilir. Kişinin kendi tercihidir ve kişi tercihlerinde özgür bırakılmıştır. Bir başkasının hakkına tecavüz etmediği ve tercihini başkalarına zarar verecek şekilde kullanmadığı sürece bu durum anlaşılabilir. O hesabını hesap gününün sahibene verecektir.
Yaratılıştan kendi cinsine ilgi duyma halini “arizi” bir durum olarak kabul etmekteyim. Kişiler yaratılıştan fiziksel, davranışsal veya duygusal arızalarla doğabiliyorlar. Şizofreni, manik-depresif bozukluk, depresyon, uyurgezerlik, mani, melankoli, paranoya, demans, kleptomani vb. psikoz davranışlar doğuştan olabilmektedir. Kişinin doğuştan gelen fiziksel, duygusal veya davranışsal halini normalleştirmek için farklı yöntemler uygulanmaktadır.
Kendi cinsine ilgi duyma duygusu ile dünyaya gelen kişinin normal olan dişilik ve erkeklik haline dönmesi için pedagojik, tıbbi ve psikolojik olarak desteklenmesi gerekmektedir. Zira insanların farklı duygularla yaratılması o duygunun “arizi” olmayacağı anlamına gelmez. Bu durum insani bir durumdur normal ve saygıyla karşılanmalıdır. Kişi yaratılıştan böyle olduğu için onu normalleştirmeye çalışmak yerine eşcinselliğe teşvik etmek doğru değildir. Çünkü eşcinsellik insan fıtratına uygun bir davranış değildir.
İslam hukukunda hünsa kavramı var “Hünsa doğuştan hem erkeklik hem de dişilik organına sahip bulunan veya erkek mi kadın mı olduğu tespit edilemeyen kişiyi ifade eder.” Fizyolojik olarak doğuştan her iki özelliği getirdiği ve bedensel pozisyonu, kendi tercihi dışında oluştuğu için klasik fukaha hünsa’nın durumu ile ilgili hukuki statüyü ayrı belirlemiştir. Cerrahi müdahaleler ile cinsiyet değiştirmenin mümkün olduğu günümüzde ise hünsa’nın kendi kimliğine kavuşabilmesi için cerrahi müdahaleye cevaz verilmektedir. Bu ameliyatlar, fıtrata müdahale olarak kabul edilmemektedir. Aksine İslamiyet’te kadın veya erkek kimliği şeklinde her kişinin tek cinsiyete sahip olması temel kabul edildiğinden, bu ameliyatlar kişinin asıl fıtratına dönüş olarak görülebilmektedir.
Kendi tercihiyle LGBT olanlara bakış açım ise, kendi tercihiyle cinsel yönelimini normal olanın dışına taşıması, benim inancım ve kültürümle bağdaşmaz ve bu eylem bana göre cinsel bir sapkınlıktır.  Kimsenin böyle bir eyleme yönelmesini arzu etmem ve inancım gereği yönelmemesi için de “hikmet ve güzel öğüt”le tebliğ çalışmamı yapmakla mükellefim. Çünkü İslam sadece iki cinsin meşru evlilik yoluyla bir cinsellik yaşamasını meşru kabul etmektedir.
Bu çerçeve bir LGBT bireyin uğradığı haksızlık, baskı, şiddet veya taciz kabul edilemez. Kim olursa olsun işkence kabul edilemez ve adil yarılanma hakkı vardır. LGBT bireylerin haksızlığa uğraması halinde haklarının savunulması her insan hakları savunucusunun olduğu gibi benim de görevidir.
Ancak; Hak ve özgürlük arayışı gerekçesi ile son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de LGBT toplum yapısını bozup ve sömürüye hazır hale getirmek için bir proje olarak yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu amaçla LGBT aktivizmi küresel güçler tarafından desteklenmektedir.
Uluslararası sözleşmelerin dayatması ve ciddi lobicilik çalışmalarıyla devletleri baskı altına alıp, bu çalışmalarına yasal zemin hatta yasal koruma sağlatabilmektedirler.
LGBT aktivizmi ile toplumlarda asırlardır oluşmuş, onları bir arada tutan, emperyalist sömürüye karşı adeta kalkan görevi yapan toplumsal değerleri yok etmek istemektedirler.

LGBT aktivizminin yapmaya çalıştıklarını şöyle özetleye biliriz;

İnsanın tanımını bedene ve cinsel kimliğe indirgemek, ruhaniyeti bitirmek.
Kendisiyle aşırı meşgul edilen, aşırı bireyselleştirilmiş insanları toplumdan, tarihten ve kolektif hafızadan koparmak.
İnsanlığın en mahrem ve saygın alanı olanı cinselliği hazza indirgeyerek amacından saptırmak.
Kutsalı olamayan, değer yargılarına sahip olmayan, kolay güdülebilir bir kitle oluşturmak.
Kadın-Erkek ayrımını ortadan kaldırmak suretiyle insan zihninin ayırt etme melekesini bozmak. Böylece bütün ahlaki ölçütleri zayıflatmak, zamanla yok etmek.
Aile kavramını ortadan kaldırarak kişileri bireyselleştirip yalnızlaştırmak.

LGBT aktivistleri bu hedeflerine ulaşmak için her türlü propaganda yöntemini ustaca kullanmaktadır. Bunu hak mücadelesi ambalajıyla masumlaştırmaktadırlar. Hak, özgürlük, adalet ve onur gibi genel kabul görmüş kavramları kullanarak meşruiyet kazanmaya çalışmaktadırlar.
Aldıkları maddi ve manevi destekle çok iyi örgütlenmekte gençlerin heyecan ve özgürlük duygularını harekete geçirebilmektedirler. Her türlü psikolojik ikna yöntemini en iyi şekilde kullanabilmektedirler.
Toplumun her kesiminde örgütlendikleri gibi birçok üniversitede de hocalar üzerinden örgütlenmektedirler. Yaptıkları çalışmaları öylesine kutsamakta ve tahammülsüz davranmaktadırlar ki kendilerine dönük en ufak bir eleştiriyi bile “homofobik” bularak o kişiyi adeta linç etmektedirler. LGBT hakları diye savundukları sapkınlığı tartışmasız doğru kabul etmektedirler. Bu konuda hiç de “demokratik ve hoşgörülü” değiller. Oysa sürekli topluma LGBT ile ilgili hoşgörülü ve demokrat olma çağrısı yapmaktadırlar.
Müslüman, toplumun ve insanlığının geleceğini düşünen bir İnsan Hakları Savunucusu olarak LGBT Aktivizmi ile mücadele etmemin insani bir görev olduğunu düşünmekteyim.
Vesselam…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİŞİ DOKUNULMAZLIĞI HAKKI

GELECEĞİN ÖĞRETMENİ

KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ HAKKI