ABDULLAH TORUN’DAN ANLADIĞIM


 

Abdullah Torun AK Parti büyükşehir belediye başkan adayı. Adana şube başkanlığını yaptığım MAZLUMDER’İ ziyaret etmek istediler, biz de yeni yılın ilk günü yani 1 Ocak 2014 tarihinde davet ettik buyup geldiler.

Yaklaşık bir saat kendisini, milletvekilliği döneminde yaptıklarını ve genel hatlarıyla Adana için yapmak istediklerini anlattı. Konuştuğundan fazla da arkadaşlarımızın eleştiri ve önerilerini dinledi ve bir kısmına cevaplar verdi.

Abdullah Torun çok şey söyledi. Söylediklerinin bir kısmını sokaktaki vatandaş da söylüyor, diğer siyasetçiler de, ama öyle bir söz söyledi ki işte o söz Adana için söylenecek tüm sözlerin özeti gibiydi.

 “Adana AK Parti hizmetlerinden pay alamadı” dedi Abdullah Torun. Adana Türkiye kalkınmasının gerisinde kaldı. Komşularından ve diğer büyükşehirlerden de çok geri kaldı. Eğer AK Parti hizmetlerinden yeterli payı almış olsaydı bugün İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en önemli kentiydi adana.

Torunun şu sözü de manidar geldi bana. “Para ve insan olan her yerde yolsuzluk olabilir. Önemli olan kurumsal yolsuzluk olmaması” dedi. Bana göre de çok doğru bir tespitte bulundu. Adana maalesef bu güne kadar bireysel yolsuzluklardan fazla kurumsal yolsuzluklarla gündeme geldi.

Abdullah Torun 2002 - 2007 yılları arasında milletvekilimizdi.  Konuşurken siyasetten hiç kopmadığı, Adana’nın sorunlarıyla ilgilendiği her yönüyle Adana’yı ve Adanalıyı iyi tanıdığı imajı veriyordu.

Kendisini dinleyen üyelerimiz uzun eleştirilerde bulundu ve Adananın sorunlarını ayrıntılarıyla anlattı, eleştiri ve önerileri dinlerken de iyi bir dinleyici olduğunu ve söylenen sözleri ciddiye aldığını hissettiriyordu.

Biz MAZLUMDER olarak, adana ile ilgili bir rapor hazırlamıştık o raporu kendisine sunduğumuzda heyecanla göz atıp bunu okumamız lazım diyerek arkadaşlarına verdi.

 Bana göre Adana’yı yönetmeye aday herkesin o raporu okuması lazım. Derneğimizi ziyarete gelecek olan diğer adaylara ve siyasetçilere de aynı raporu sunacağız. Akil insanlar Adana’ya geldiklerinde MAZLUMDER ile görüşmüşler ve biz o raporu onlara da vermiştik.

Hasılı bana göre; AK Parti Adana’da ilk defa kendi tabanı ve teşkilatlarının istediği, onayladığı ve canı gönülden destekleyeceği bir adayla seçim yarışına giriyor.

Abdullah Torun seçilir Adana büyük şehir belediye başkanı olursa AK Partinin hizmetlerinden daha fazla pay alacağımızı vaad ediyor. Adanalının sırtına borç kamburu olarak binen metro borçlarını devlete devredeceklerini bu konuda başbakanın Adana’ya sözü olduğunu hatırlatıyor. Seçildiği takdirde katılımcı, şeffaf ve hesap verilebilirlik prensipleri üzerinde çalışarak Adana’yı sadece Türkiye’de değil Dünyada sayılı kentler arasına sokacağını söylüyor.

Sandıkta çıkacak her sonuç Adana ve Adanalıya hayırlı olsun diyelim şimdiden.

Köşemde diğer adaylar ve siyasetçiler ziyaretimize geldiklerinde onlara da yer ayıracağımı belirtmek istiyorum.

Vesselam.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİŞİ DOKUNULMAZLIĞI HAKKI

Her insan, bağımsız birey ve kendi başına bir değerdir, ayrıca insan olmasından dolayı hakları ve sorumlulukları vardır. Bu haklardan biri de kişi dokunulmazlığı hakkıdır. Hayata bakış açısı, insanın kendisine ve kendi dışındakilere verdiği değeri belirler ve şekillendirir. İnsanlık tarihi boyunca oluşan bu bakış açılarını kabaca ikiye ayırabiliriz. Birinci bakış açısı:   “sınıfçı” “maddeci” bakış açısıdır. Bu bakış açısı insanı sadece maddi bir varlık olarak görür. Kendi bedeni üzerinde her türlü tasarruf hakkının olduğuna inanır. Ayrıca insanları etnik köken, ekonomik, sosyal veya inanç açısından sınıflara ayırmış ve üstün sınıfın alt sınıf üzerinde yönetici, söz ve karar sahibi olduğuna inanmıştır.   İkinci bakış açısı : “eşitlikçi” “maneviyatçı” bakış açısıdır. Bu bakış açısına göre insan sadece maddi yönü olan bir varlık değil aynı zamanda manevi yönü olan bir varlıktır. İnsan kendi bedeni üzerinde tasarruf sahibi değildir, beden kendisine verilmiş bir emanetti...
Devamı

GELECEĞİN ÖĞRETMENİ

Günümüzü bilmeden ve geçmişimizi tanımadan gelecekle ilgili söz söylemek sağlıklı olmaz diye düşünüyorum. Bu nedenle önce günümüzdeki öğretmenliği sonrada geçmişimizdeki öğretmenliği kısaca vurguladıktan sonra geleceğin öğretmenliği konusuna girmek istiyorum. Milli Eğitim Temel Kanunu 43. Maddesinde öğretmenlik mesleği ve amacı şöyle tanımlanmaktadır; Öğretmenlik, devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. Öğretmenler bu görevlerini Türk Milli Eğitiminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifa etmekle yükümlüdürler… Bu kanunla öğretmene yüklenen sorumluluk Türk Milli Eğitiminin amaçları ve temel ilkeleri ile sınırlandırılmıştır ve öğretmenlik sıradan bir ihtisas mesleği gibi tanımlanıp, saygınlığı ortadan kaldırılmaktadır. Türk Milli Eğitiminin amaçları ve temel ilkeleri dikkate alındığında öğretmene yüklenen görev  “sistemin istediği insan tipini yetiştirme” misyonudur. Bu misyon Milli Eğitimin Temel ...
Devamı

KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ HAKKI

Her insan annesinden özgür doğar, hürdür ve güvenli bir yaşam sürme hakkına sahiptir. Bu bağlamda hiçbir insanın diğer insandan ve hiçbir toplumun diğer toplumdan farkı yoktur. Kendisini genetik, dini, ekonomik, sosyal, coğrafik veya başka sebeplerden üstün görenler, kendi “güvenlikleri ve özgürlükleri” için, kendilerinden daha zayıf olduğunu düşündükleri insanları ve toplumları kontrol altında tutma gibi bir haklarının olduğunu düşünür. Bu düşünce teorik olarak gerek uluslararası hukukta gerekse ülke anayasalarında ve kanunlarında kabul edilmese de, pratikte yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Akif’in;   “ben ezelden beridir, hür yaşadım hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.” Mısraları haddizatında tüm insanlar için geçerlidir. Özgürlük ve güvenlik bir bütün olarak görülmelidir, insanlar özgürlük ve güvenlik arasında tercih yapmaya zorlanamaz. Anayasamızın 19. Maddesi şöyledir; “herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir…” Şekil ve şart...
Devamı