HANGİ İSLAM ?…
Müslümanların
İslam karşıtları karşısında sürekli mağlup olmaları ve geri kalmalarının bana
göre en önemli sebebi. Tevhid dini olan İslam’a inandığını söyleyen
Müslümanların Tevhid anlayışından uzaklaşmaları birlik ve beraberliklerini
bozmaları adeta İslam anlayışlarını bir “şirk dini” anlayışına dönüştürmeleridir.
Günümüz
Müslümanları sayısal ve maddi açıdan belki de en güçlü konumda olmalarına
rağmen zillet içindedir. Çünkü sayısal çokluk bölünmüş ve birbirine düşman hale
gelmiştir. Kavmiyetçilik ve asabiyet İslam’da haram olmasına rağmen Müslümanlar
bugün ulus devletçilik, ırkçılık, bölgecilik adı altında kavmiyetçiliğin her türlüsünü
en kaba ve katı şekliyle yapıyorlar. Aynı şekilde başta mezhepçilik, tarikatçılık
ve grupçuluk (kendileri cemaat diyor) olmak üzere asabiyetinde her türlüsünü yapan
topluluklar haline geldi.
Bunun
farkına varan sadece Müslüman olduğunu söyleyen ve İslam’ı saf ve sade bir
şekilde yaşamak isteyen Müslümanlar azınlık durumuna düşmüş marjinal muamelesi
görmektedir.
Kur’an’ı
Kerim ve Hz. Peygamberin (as) hayatını okuyan ve o doğrultuda amel ettiğini
iddia eden Müslüman topluluklar ve bireyler nasıl olurda Kur’an ve Hz. Peygamberin
(as) lanetlediği söz konusu batıl eylemleri yapar?
Allah
ve Resulü (as) birlik ve beraberliği emrettiği halde nasıl olurda Müslümanlar bir
birine düşman olur?
Hatta
İslam karşıtları ile iş birliği yapar ama diğer olarak nitelediği Müslümanlarla
iş birliği yapmaz?
İşin
trajikomik tarafı da herkesin kendisini Kur’an ve Hz. Peygamber’e dayandırması
ve yaptıklarının doğru olduğuna inanmasıdır.
Bana
göre bu soruların cevabı; Müslümanların tarih içerisinde Kuran-i kavramlara
yükledikleri yanlış anlamlar yatmaktadır. Önemli olan “sözün ne dediği değil
karşıdakinin ne anladığıdır” ilkesinden
yola çıkarsak, Kuran-i kavramlar zaman içinde bilinçli veya bilinçsiz olarak
anlam kaymalarına uğratılmış ve Müslümanlar okudukları Kur’an’dan aynı şeyleri
anlamaz olmuşlardır.
Müslümanların
en çok bilmesi gereken kavramlar bile anlam kaymasına uğramıştır. Hatta hangi Müslüman’a
sorsak çok iyi bildiğini zannettiği kavramlara bile, aslında Kur’an’ın yüklediği
anlamların dışında anlamlar yüklediğini anlayabiliyoruz.
Örneğin
küfr, kafir kavramları ile ilgili kendi çevremde mini bir anket yaptığımda
gördüm ki amacı İslam’ı anlatmak, yaymak olan hatta hayatını bu uğra adamış
insanların bile çoğu maalesef bu kavramlara Kur’an’ın yüklediği anlamın çok
dışında bir anlam yüklemiş durumda.
Küfr
nedir? Kafir kime denir? Diye sorduğumda aldığım cevap çoğunlukla küfr: Allahı ve
dini inkar, kafir ise inkarcıdır, yani Allah’ı ve dini inkar edendir, oldu.
Oysa Kur’an da kafirlerin Allah’ı ve dini inkar etmedikleri ancak Allah ve din
anlayışlarının bozuk olduklarını görürüz. Örnek olarak Kafirun süresine
bakılabilir. Bu örnekler çoğaltılabilir.
Hülasa,
Müslümanların “öze dönüşü” gerçekleşmedikçe bir araya gelmeleri ve İslam
düşmanlarına galip gelmeleri mümkün değildir, öze dönüşün de ancak Kur’an ve Hz
Peygamberin (as) saf, sade, arı-duru bir
şekilde yeniden ele alınması ve İslam’ın buna göre yaşanması ile olacağını
düşünüyorum.
Aksi
halde biz birimizle uğraşmaya devam edeceğiz, biz birbirimizi öldüreceğiz, ölülerimizin
arkasından Kur’an okunacak, ağıtlar yakılacak, intikam yeminleri edilecek,
hepimiz kendi ölülerimizi şehit ilan edeceğiz ve birbirimizi düşman olarak
göreceğiz. Ancak zilletten asla kurtulamayacağız.
Galip
gelen ve izzet içinde yaşayanlar da İslam düşmanları olacaktır.
Vesselam.
Yorumlar
Yorum Gönder