ÖNCÜ NESİL Mİ? ÖLÜ NESİL Mİ?
Günlerdir Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Adana’da da
Siyonist işgalcinin saldırılarından dolayı çeşitli eylemler yapılıyor. STK’lar ayrı
ayrı açıklamalar yaparak Siyonistleri lanetledi, ABD konsolosluğunun önüne her STK
kendi flamasını alarak toplandı ayrı ayrı konuşmalar yaptı kurum temsilcileri,
daha sonra bir araya gelindi ve eylemleri beraber yapmak için bir tertip
komitesi kuruldu.
Eylemlerde sadece Filistin ve Türk bayrakları taşınacak
başka bir kurumun flaması yer almayacaktı. Uygulandı da bir teravih namazı
çıkışı araç konvoyu yapıldı İncirlik kuşatıldı, hiçbir kurumun bayrağı, flaması
yoktu sadece Filistin ve Türk bayrakları vardı, anons edildi STK temsilcileri
varsa platforma davet edildi ve kısa kısa söz hakkı verilerek konuşturuldu.
Başka bir gün gelirini Gazze’ye göndermek amacı ile bir iftar tertiplendi,
hamdolsun, azımsanmayacak bir meblağ toplandı.
Tertip komitesinin aldığı diğer kararlar şunlar; Kayseri’den
Gazze’ye yürüyen aile Adana girişinde karşılanacak, otoban gişelerinden asri
mezarlığa kadar araç konvoyu, oradan ABD konsolosluğuna kadar yürünecek,
bayramda Merkez Camide bayram namazı kılınıp dua edilecek, bayramdan sonra Filistin
günleri ve diğer mazlum ve mağdur coğrafyalar için ayrı ayrı günler
tertiplenecek.
Ümmetin ortak sorunları için ortak hareket etmek önemli,
normalde bir biri ile birçok konuda ters düşen gruplar bir araya geliyor ortak
hareket ediyor ne güzel bir yaklaşım. Bizi düşman karşısında zayıf bırakan,
düşmanın gücü değil bizim dağınıklığımızdır. Biz ortak düşmana karşı
ihtilaflarımızı bir tarafa bırakıp beraber hareket edebilir isek Allahın izni
ile hiçbir düşman hiçbir kardeşimize zulm etme cesareti gösteremeyecektir.
Filistin bizi birleştirecek ortak davamız. Ama nedense
kendisine hoca efendi dedirten, öncü nesil sloganıyla hareket edenleri bu
birlikteliğin içinde göremiyoruz. Hiç kimse, hiç bir kurum bu etkinliklere özel
olarak davet edilmediği halde, kendilerine özel davet götürüldüğünde zamanımız
yok gelemeyeceğiz diyerek daveti geri çevirmeleri işin vahametini daha da
artırıyor.
Kendisine hoca efendi dedirten kibir abideleri,
etrafınızdaki samimi, Allah ve peygamber sevdalısı insanları nereye kadar kandıra
bilirisiniz, hadi onları kandırdınız Allah’ı nasıl kandırabileceğinizi
düşünüyorsunuz, Filistin’e ümmetle beraber dua etmeye zamanınız yok da neye
zamanınız var? Etrafınızdaki bir grup samimi Müslüman’ı çevrenizde tutabilmek
için plan program yapmaktan zaman bulamıyor musunuz ümmetle beraber Filistin için
dua etmeye?
Yoksa grupçuluk hastalığı, lider olma hastalığı, az olsun
benim olsun hastalığı gözlerinizi kör mü etti? Kibir ve ucup’tan uzak durmak
Allahın emirlerinden değil mi?
Kendine hoca efendi dedirtmekle hoca efendilik (!) olmaz. Öncü
nesil sloganıyla etrafınıza topladığınız gençleri uyutmakla hoca efendilik(!)
olmaz. Kendini ulaşılamaz zannedip o havalara girmekle, mistik bir role
bürünmekle, şeyhlerin, ağaların yaptığı gibi kendini insanlardan üstün görüp,
onları ayağına kaldırmak önünde elpençe divan durdurmakla hoca efendilik olmaz.
Hoca efendilik Hz peygamber gibi, ashab-ı kiram gibi, ehl-i
beyt gibi halkın içine girmekle olur. Halktan biri gibi yaşamakla, kitlenin
arkasına sığınmakla değil en önde olmakla olur. Güzel ahlakla, örnek olmakla, beraber
olmakla, kol kola girmekle, kucaklaşmakla, paylaşmakla, insanlardan
uzaklaşmakla değil yaklaşmakla olur.
Allah ve Peygamber (a.s) sevgisiyle kalpleri dolu birçok
samimi insan sizin gibilerin peşinden gidiyor. İçlerinden sorgulayanlar olunca
da aforoz edercesine uzaklaştırıyorsunuz yanınızdan. Peşinizden giden insanlara
da bir tavsiyem var tövbe suresi 31. Ayeti okusunlar ve tefekkür etsinler, körü
körüne birilerinin peşine takılıp gitmek bizi kurtar mı diye.
Vesselam
Yorumlar
Yorum Gönder