ŞİNNİ
ŞİNNİ
“İlayı Kelimetullah”, “Nizamı Alem Ülküsü”, “Ya Allah Bismillah
Allahu Ekber”, “Kanımız Aksa da Zafer İslamın“
gibi kavramları duymak, söylemekle hatta duvarlara yazmakla geçti
çocukluğumuz…
İslam dinimiz, Kur’an Kitabımız, Hz. Muhammed(a.s) Rehberimiz,
Allah yolunda şehit olmak en büyük hedefimiz diye ezberletilirdi bize….
Kelemen Şehadat, Sevm u Salat, Haç, Zekat vazifelerimiz
olarak öğretilmişti….
Yeryüzü Allahındır, biz de Allahın halifeleriyiz, Allah
katında tek din olan İslam’ı Allahın arzına tanıtmak için yaşamalıydık. Bunun
için malımızdan, canımızdan, ailemizden, sevdiklerimizden fedakarlık
etmeliydik. Böyle yaparsak ancak gerçek Müslüman olabilirdik…
Günlerden bir gün…
La İlahe İllallah Muhammed Resulallah, Ne Doğu Ne Batı
Sadece İslam, Komünizme hayır, Kapitalizme hayır, Bağımsızlık Özgürlük İslam
Cumhuriyeti, Allahu Ekber Humeyni Rehber. Gibi sesler duymaya başladık doğudaki
komşudan.
Hem de bizim gibi kapalı kapılar ardından gizli gizli değil,
milyonlarcası sokaklara dökülüp atıyordu sloganlarını.
Yıl 1979 Şubatı İran’da bir İslam devrimi olmuştu ve biz
hayran, hayran onu izliyorduk. Sarıklı, cübbeli, ak sakallı bir imam vardı
başlarında.
Kardeşlik , İslam ümmetinin birliği, ABD ve Rusya ellerinin
topraklarımızdan çeksin, Siyonist İşgalciyi tanımıyorum, yok olması lazım,
bizim için İslam yeter gibi laflar ediyordu.
Ve bir şey daha diyordu
Şiilik ve Sünnilik yoktur İslam var….
İşte bu söz en çok ta kıyameti kopartıyordu. Eğer
Müslümanlar Şiilik ve Sünnilik taassubundan kurtulur, İslam kardeşliği
bilinciyle tek imam, tek halife etrafında toplanırsa yine o şerefli günlerine
dönecekti. Ne ABD’nin ne Rusya’nın ne de Siyonist işgalcinin esamesi
okunacaktı….
Tutuşmuştu dünya emperyalistleri ve onlarını yerli,
işbirlikçi devlet başkanları, kralları
bel’am ve Karun taifesi.
O güne kadar bize Müslümanların kardeş olduğunu anlatan Ağabeylerimiz,
hocalarımız, büyüklerimiz ağız değiştirmiş sadece Sünnilerin kardeş olduğunu
Şiilerin düşman olduğunu anlatmaya başlamıştı.
İmam Humeyni’nin aslında bir ajan olduğunu, İslam düşmanı
olduğunu, sapık olduğunu anlatmaya başladılar.
Bu konuda kitaplar yazdılar, dergiler çıkardılar, seminerler
yaptılar adeta bizi İmam Humeyni ve İran İslam Cumhuriyetine düşman edebilmek
için seferber oldular.
Artık kimse haçlı yayılmacılığından söz etmiyordu, Siyonizm tehlikesi
de unutulmuştu, komünistsilerin kötü olduğu unutulmuş, ABD’liler ehli kitap
olan dostlarımız olu vermişti.
Kafalarımız karışmıştı…
Artık bizim gündemimizde mezhepler, imamet, hilafet,
sultanlar, tarih, Osmanlı, Safevi v.b gibi konuşlar olmuştu.
O güne kadar sadece dinlemiştik ama pek okumamıştık bundan
sonra pek dinlemiyor hep okuyorduk. Muhammet Ebu Zehra’nın mezhepler tarihi o
güne kadar okuduğum en kalın kitaptı.
Şii yazarları da okumaya başlamıştık, hatta o güne kadar hiç
tanımadığımız Şii arkadaşlarımız olmuştu meğer Azeri kardeşlerimiz ve Türkmen
kardeşlerimizin bir kısmı da Şiiymiş, ama biz mezhebi önemsemediğimizden fark
etmemişiz bile.
Bu okumalar sonunda tekrar başa dönmüştük.
“İlayı Kelimetullah”, “Nizamı Alem Ülküsü”, “Ya Allah Bismillah
Allahu Ekber”, “Kanımız Aksada Zafer İslamın “ ….
İran İslam Cumhuriyetini sever ve savunur olmuştuk. Artık
hakkımızda, 5. Mezhep, İrancı ve Şii olduğumuza dair propoganda yapılmaya
başlanmış ve biz bir anda “imanlı, vatansever
gençler” olmaktan çıkmış, “İrancı-Şii”
damgasını yemiştik.
Bir yerde bişey konuşsak hele sen mezhebini söyle
diyorlardı. Biz mezhep önemli değil önemli olan dindir falan anlatmaya
başladığımızda işte bak şii olmuş takiyye yapıyor diyorlardı. Hanefiyim dediğimizde
bu kez Şiilerin aleyhine konuşmamız için baskı uygulanırdı konuşmasak yine aynı
itham bak şii olmuşlar takiye yapıyorlar…
Şiilerin içinden bir kısmı da Sünniler aleyhine konuşuyor, bize
siz İran İslam Cumhuriyetini gerçekten sevseniz Şii olurdunuz diyorlardı. İki
arada kalmıştık….
Şiiciler bizi Sünni olduğumuz, Sünnicilerler de Şii olduğumuz
için suçluyordu.
Biz Şii değildik, Humeynici ya da İrancı da değildik biz
bizdik, Mezheplerin değil İslam’ın önemli olduğunu söylüyorduk, aynı
çocuklardık ama birileri bize yakıştırmalar yapıyordu. Buna karşı biz de yeni
bir kavram geliştirmiştik.
Biz ne Sünni’yiz ne
de Şii biz Şinni’yiz diyorduk…
Vesselam…
Yorumlar
Yorum Gönder