BİR AVRUPA TAHLİLİ

Biz kendi tarihimizi okumuyor ve bilmiyoruz, kendi tarihimizi bilmediğimiz gibi batıyı, batı tarihini de okumuyor ve bilmiyoruz.
Bu yazımda kısada olsa bir batı değerlendirmesi yaparak farkındalık oluşturmaya çalışacağım.
Batı medeniyetinin kökeni “Antik Roma İmparatorluğu”dur.  Antik Roma Batı,dünyasındaki hukuk, savaş,  sanat,  edebiyat, mimari, teknoloji,  dil, konularının gelişimine büyük katkıda bulunmuştur ve halen de günümüz dünyası üzerinde büyük etkiye sahiptir.
Bu medeniyet bir “efendi- köle” medeniyetidir. Roma toplumu hiyerarşik olarak en alt tabakada köleler, onun üstünde azl edilmiş köleler, en üstte ise özgür doğmuş vatandaşlar yani Romalılar’dan oluşan bir toplumdur.
Özgür vatandaşlar da kendi aralarında sınıflara ayrılmıştır. Yüz kurucu aileye dayananlar (patriciler ) ve bu ailelere dayanmayanlar (plebler). Patriciler,  siyasi, adli, iktisadi ve dini sahada imtiyazlıdırlar. Plebler ekonomik olarak zor durumda kalınca Patriciler’den borç alır ödeyemedikleri zaman da köle oluyorlardı.
Antik Roma’da çok tanrılı bir din anlayışı vardır, tanrıyla insan ilişkisi sonucu doğmuş yarı tanrı, yarı insanların olduğuna da inanırlardı.
Güçlü bir devlet yapısına sahiptiler, kanunlar, mahkemeler, ekonomik ve askeri sistemleri oldukça iyi işlemekteydi. Kurdukları köle düzeni Romalılar için dünyayı adeta cennete çevirirken, diğer insanlar yani köleler için dünya bir cehennemden ibaretti.
Tam da böyle bir zaman dilimde Allah HZ. İsa’yı (a.s) göndermiştir. Hz. İsa’dan sonra O’na Vahy edilen İncil, dolayısı ile Hıristiyanlık Roma’daki kölelerin bir özgürlük çığlığı gibi yayılmıştır.
Antik Roma Hıristiyanlaştıktan sonra zamanla Hıristiyanlığı da kendilerine benzetip, tahrif ettiler. Hıristiyanlığı Roma mitolojisindeki dinlere benzettiler, tek olan Allah’ı evlat edinen tanrılara dönüştürüp, Hz. İsa’yı ise Tanrının oğlu yaptılar.
Zamanla Antik Roma’daki sınıfçı anlayış Hıristiyanlığa da hakim oldu, Ruhban sınıfı oluştu, kölelik düzeni ve kast sistemi Ruhbanlar eliyle devam ettirildi.
İslam batının bu karanlık dönemi yaşadığı bir zamanda zuhur etti, o dönem İslam’la tanışan birçok Hıristiyan Müslüman oldu, Anadolu’nun ve şu anda mevcut İslam topraklarının çoğu İslam’ın ilk dönemi denilebilecek o dönemde Müslümanlaştı.
Her yönüyle geri kalmış, sanat, bilim, estetik, mimari, tarım v.b alanlarda hemen hemen hiçbir varlık gösterememiş Arap toplumu Müslümanlığı kabul ederek ciddi bir medeniyet inşasına başlamış, her yönüyle ortaya koyduğu eserlerle dünyayı kendisine hayran bırakıyordu.
Türk’ler, Farslar ve diğer kavimler de İslam’la şereflendikten sonra adaletli, medeni ve gelişmiş toplumlara dönüşüyorlardı.
Onların o dönemde kurduğu medeniyet halen devam etmektedir, lakin yeni nesil Müslümanlar olarak biz, ataların kurduğu medeniyeti bırakın geliştirmeyi, korumayı bile başaramıyoruz.
Bu gelişmelerden etkilenen Hıristiyan batı Müslümanların yazdığı eserler ve ortaya koyduğu bilimsel çalışmalara yönelerek Aydınlanma (Rönesans) hareketini başlatmıştır.
 Aydınlanma (Rönesans) döneminde sınıfçı, akıl ve vahiy dışı tahrif edilmiş din anlayışına savaş açıldı, batılılar, tahrif edilmiş dinden uzaklaştıkça insanlığa dolayısı ile İslam’a yaklaştı. Ancak Müslümanlar o dönemde onlara İslam’ı hakkıyla tebliğ edemedikleri için, İslam’a giren az oldu.
Batının şu an iyi tarafı diye bileceğimiz insani yönü ve bilim ve sanattaki gelişmeleri Aydınlanma dönemi sonrası elde etmiş olduğu değerlerdir.
Bizim batıcılarımız, İslam’ı ve batıyı iyi öğrenmedikleri için, “bizim de İslam’dan uzaklaşırsak ancak batı gibi gelişebileceğimizi düşünmektedirler.”
Oysa bizim dinimiz tahrif edilmiş, Ruhbanlara teslim edilmiş, akıldan ve bilimden uzaklaşmış bir din değil, tam tersi adaleti, eşitliği, ahlaki değerleri, aklı ve bilimi emr eden bir dindir.
 Batı Müslümanlığa yakın değerlere sarıldığı için gelişti, biz ise Müslümanlığa yakın değerlerden uzaklaştığımız için geriledik.
Müslümanlar İslam’ı hakkıyla öğrenip, hayatın tüm alanlarında uygulamak için çaba gösterirse her yönden batıya, yer yüzüne hatta kainata önderlik edebilir.
Son söz olarak; bizim yeniden İslam’a dönmemiz yani bir “Öz’e Dönüş” hareketi başlatmamız gerekiyor.
Vesselam…


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİŞİ DOKUNULMAZLIĞI HAKKI

GELECEĞİN ÖĞRETMENİ

KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ HAKKI