Kayıtlar

Mart, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SEÇİM SONUÇLARI ÜZERİNE…

Seçimler bitti. Sonuç Ümmete ve Türkiye’ye hayırlı olsun... Sandıktan çıkan sonuca tahammül etmekten başka bir seçeneğimiz yok. Temennimiz, seçimlere kazananların ve kaybedenlerin olduğu değil, “hizmet yarışının” ve “hayırda yarışmanın” olduğu bir mantıkla yaklaşılmasıdır. Seçim sonrası herkesin muhasebe yapması ve bunun sonucunu da pratik olarak ortaya koyması gerekir. Bana göre; CHP açısından; Kemal Kılıçtaroğlu sol hareketin, partisinin ve en önemlisi de Türkiye muhalefetinin önünü açmak adına genel başkanlıktan istifa etmelidir. Çünkü partisi bir hezimet yaşamış, girdiği ittifaklar seçmen tarafından reddedilmiştir. MHP açısından; Türk Milliyetçiliği marjinal bir hareket olma yolunda ilerlemektedir. Bahçeli milletin mesajını doğru anlayıp, davasının ve hareketinin önünü açabilmek için, iktidar olamasa bile halkın tamamına hitap edecek bir muhalif dil oluşturmak adına istifa etmelidir. AK Parti açısından; Başbakan savaş kazanmış muzaffer komutan edasından kur...

CEMAAT PARTİ KAVGASI VE İSLAMİ HAREKET METODU

20. Yüzyılın başından itibaren özellikle Osmanlının dağılmasından sonra, İslam’ın hayat alanından silindiği, İslami dünya görüşünün çağdaş dünyada yaşayamayacağı. İslam dininin gerici bir din olduğu, orta çağ karanlığında kaldığı gibi bir algı oluşturulmak istenmiştir. Bu algıyı bir gerçekmiş gibi gösterip insanımız gayri İslami bir hayat yaşamaya teşvik edilmiştir. Bunun karşısında gerek İslam ulaması, gerekse Müslüman aydın bireysel ve örgütlü bir çaba içerisine girmiştir. Bu algının doğru olmadığını, İslam’ın çağlar üstü bir din olduğunu, dinamik yapısıyla tarihin her dönemine hitap ettiğini, her dönemin sorunlarına en doğru çözümü İslam’ın getirdiğini, İnsan tabiatına en uygun hayat nizamının İslam olduğunu söyleye gelmişlerdir. Bu çabalar neticesinde İslam dünyasının her yerinde ve ülkemizde ağır bedeller ödemeyi göze almış Müslümanlar, bu uğurda çalışanlara kucak açmıştır. Fethullah Gülen cemaati ve AK Parti de bu bağlamda değerlendirilmiş, milletimiz cemaate ve part...

BİR DİRENİŞ CEPHESİ ÇANAKKALE

ALLAH-U EKBER, BİJİ AZADİYE, BİRRUH BİDDEM NEFDİK… Bazı coğrafyalar vardır, üzerinde yaşanan olaydan dolayı kutsaldır. Toprak Allah’ın toprağı, hepsi kutsaldır; ama her toprakta o olaylar yaşanmadı her toprağa o kanlar dökülmedi. Bedir kutsaldır, Mute kutsaldır, Kerbela kutsaldır, Çanakkale kutsaldır. Çanakkale’yi kutsal yapan, diğer topraklardan farklı kılan sadece orada dökülen kan da değil, Çanakkale’yi Çanakkale yapan orada dökülen ortak kandır. Türk’ün, Kürt’ün, Arap’ın, Çerkez’in, Laz’ın, Boşnak’ın… Kanının bir birine karıştığı yerdir. Bizi biz yapan yer. Çanakkale’de Bayrak bizim bayrağımız, vatan bizim vatanımızdır. Biz hepimiziz orada, hepimiz ümmetiz, İslam milletiyiz. Düşman bizim düşmanımız, dost bizim dostumuzdur Çanakkale’de. Türk’ün Türk’ten başka dostunun olduğu yerdir Çanakkale. Kürt’ün “biji azadiye ümmet” dediği yer, Arap’ın “birruh biddem nefdik ya İslam”… dediği yer. Bizi biz yapan değerleri, terimizi terimize, kanımızı kanımıza katarak gâvurdan korudu...

ÇANAKKALE ÜZERİNE

Birinci cihan harbi, topraklarımızın paylaşıldığı, aramıza fitnenin sokulduğu, İslami değerlerimizin yozlaştırıldığı, ümmet bilincimizin köreltildiği, bizi biz yapan değerlerden kopartıldığımız kısacası gavura mağlup olduğumuz, izzet ve onurumuzu kaybettiğimiz savaştır. Bu savaşın bir cephesi de Çanakkale harbidir. Çanakkale savaşı bağımsız bir savaştan öte, birinci dünya savaşının, bir direniş cephesi olarak algılanmalıdır. Biz birinci dünya savaşını kaybettik. Bu savaş sonrasında topraklarımızdan vaz geçip, galip devletlerin himayesine bıraktık. Müslüman kimliğimizi bile bırakarak galip emperyalistlerin bize biçtiği rol çerçevesinde ulus devletlere bölündük ve buralarda ya diktatörlüklerle ya da ne olduğunu bile bilmediğimiz laiklik demokrasi ile yönetilmeye başladık. Çanakkale harbinin olduğu Anadolu topraklarında yaşayan bizler. Galip emperyalistlerin bütün görece üstünlüklerine rağmen İslami bir bilinçle, ilan edilen seferberlik çağrılarına uyduk. Aramızdaki tüm ihtila...

PARTİLERE SALDIRILAR….

İnsan hakları, insanların doğuştan sahip olduğu evrensel nitelikte olan haklardır. Bu haklar değişik zamanlarda farklı yaklaşımlarla kategorilere ayrılmıştır. Tüm yaklaşımlarda ortak nokta insanın özgür olduğudur ve bu özgürlüklere müdahale insan haklarına müdahale olarak algılanmıştır. Bu durum, özgürlük gerekçesiyle başkasının hakkını çiğnemeyi meşru gösteremez. Başkasının hakkına tecavüzün olduğu yerde özgürlükten ve haktan bahsedilemez. İnsan haklarını korumak otoritenin ve toplumun sorumluluğu altındadır. İslam alimleri de insan haklarını beş kategoride incelemiştir. Bunlar: Din’in korunması, can’ın korunması, akıl’ın korunması, nesil’in korunması ve mal’ın korunmasıdır. Bu haklar anayasa ile de teminat altına alınmış ve genel kabul görmüş haklardır. Bu durumda herhangi bir düşüncenin, inancın, örgütlenmenin veya ferdin kendisi gibi düşünmeyen veya davranmayanlara baskı yapma, saldırma hakkı yoktur. Bunu yapan kim olursa olsun ne adına yaparsa yapsın zalimdir. İnsanl...

UCUZ POLİTİKALAR ÇÖPLÜĞÜ

UCUZ POLİTİKALAR ÇÖPLÜĞÜ Toplum olarak en büyük eksikliklerimizden birisi bilgi ve bilinç eksikliğidir. Bunun sebebi de bana göre eğitim eksikliğidir. Biz eğitim ve öğretimi hep birbirine karıştırırız. Belli okulları okumuş kariyer yapmış hele bir de akademik bir unvan almış insanlara eğitimli insan gözüyle bakarız. Oysa gerçek hiç de öyle değil, eğitim insanda istenilen davranışların oluşması sürecidir. Her insanda olması istenilen davranışlar genelde ahlak, edep, çalışkanlık, dürüstlük, saygı, sevgi v.b gibi kısaca erdem diyebileceğimiz davranışlardır. Söz konusu davranışlar eğitimle verilebilecek davranışlardır. Bu davranışlara sahip insan herhangi bir okula gitmemiş ve kariyer yapmamışsa bile eğitimlidir. Kendi alanına ordinaryüs profesör olmuş, ancak erdemli davranışlar sergilemeyen insan ise eğitimden yoksun bir insandır. Meslekler eğitimle değil öğretimle kazanılır. Doktor, avukat, mühendis, öğretmen, işletmeci v.s olabilmek için bir öğretim sürecinden geçmek gerekiyo...

AYHAN BİLGEN’DEN ANLADIĞIM

Ayhan Bilgen HDP Seyhan Belediye başkan adayı, BİDER’i ziyaret etti bendeniz de diğer başkan adaylarını dinleyip değerlendirdiğim gibi Ayhan Bey’den de anladıklarımı sizlerle paylaşmak istedim. Ayhan Bilgen siyasetçilerin genel hastalığı olan verdiği saatten geç gitme alışkanlığına sadık kalarak gecikmeli olarak geldi derneğe. Kısa yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi; Biz siyasette kendimize özgürce bir yaşam hakkı, özgürce dilimizi inancımızı yaşayabileceğimiz bir alan açmaya çalışıyoruz. Bu kimlikle sizin karşınıza çıkıyoruz. Başkalarını karalayarak, başkalarının yanlışları üzerinden kendimize bir pozisyon inşa etmeyi zaten ahlaki bulmuyoruz. Siyasetteki farkımızı ortaya koymak, bizi de başkalarında dinleyip kararınızı ona göre vermenize yardımcı olmak için burada bulunuyoruz. Diğer siyasetçiler gibi bol keseden vaatlerde bulunmuyoruz. Bizim ölçülerimiz var, ilkelerimiz var, misyonumuz var bunu anlatıyoruz. Biz bize oy verin gerisini bize bırakın anlayışını doğru bulm...

YAKUP BUDAK’TAN ANLADIĞIM

Yakup budak, Saadet Partisi Adana Büyük Şehir Belediyesi başkan adayı. 20.ve 21. Dönem Adana Milletvekilliği yapmış tecrübeli bir siyasetçi. AS Platformu ziyaret etti, oldukça naif, seviyeli, aynı zamanda heyecanlı bir yapıya sahip. Diğer adaylar gibi anlattı dinledik, sorularımıza cevaplar verdi bende anladıklarımı sizinle paylaşmak istedim. Yakup Budak söze belediyecilik demek hizmet demektir diye başladı. Konuşmasını söyle sürdürdü; sadece görece hizmet üretmek yeterli değildir. Önemli olan hizmetin hangi ölçülerde ve hangi mantıkla yapıldığıdır. Hak ölçülerine dikkat ediliyor mu hizmet üretilirken. Bu konuda insanımızın zihni dağınık, belediyecilikte herkesin kullandığı bir slogan var, “halka hizmet, hakka hizmettir” diye. Pratikte böyle oluyor mu? Önemli olan budur. Her işimizde olduğu gibi bu işimizde de temel kalkış noktası hakka uygun olup olmadığı olmalıdır. Fiziki mekanların oluşturulmasında inanç ve düşünce önemlidir. Örneğin konutlar üretilirken inançlarımız dik...