UCUZ POLİTİKALAR ÇÖPLÜĞÜ
UCUZ POLİTİKALAR ÇÖPLÜĞÜ
Toplum olarak en büyük eksikliklerimizden birisi bilgi ve bilinç eksikliğidir. Bunun sebebi de bana göre
eğitim eksikliğidir. Biz eğitim ve öğretimi hep birbirine karıştırırız. Belli okulları okumuş kariyer yapmış
hele bir de akademik bir unvan almış insanlara eğitimli insan gözüyle bakarız.
Oysa gerçek hiç de öyle değil, eğitim insanda istenilen davranışların oluşması sürecidir. Her insanda
olması istenilen davranışlar genelde ahlak, edep, çalışkanlık, dürüstlük, saygı, sevgi v.b gibi kısaca
erdem diyebileceğimiz davranışlardır. Söz konusu davranışlar eğitimle verilebilecek davranışlardır. Bu
davranışlara sahip insan herhangi bir okula gitmemiş ve kariyer yapmamışsa bile eğitimlidir. Kendi
alanına ordinaryüs profesör olmuş, ancak erdemli davranışlar sergilemeyen insan ise eğitimden
yoksun bir insandır.
Meslekler eğitimle değil öğretimle kazanılır. Doktor, avukat, mühendis, öğretmen, işletmeci v.s
olabilmek için bir öğretim sürecinden geçmek gerekiyor. Bu öğretim sürecinde eğitim de verilebilir.
Eğitim ve öğretim bir arada verildiği takdirde erdemli meslek erbabı yetişir. Aksi halde mesleğini iyi
bilen ve icra eden, ancak erdem yoksunu insanlar yetişir. Bizim eğitim sistemimizde maalesef eğitim
verilememektedir. Öğretimin verilip verilmediğini de takdirlerinize bırakıyorum.
Belli okulları okuyarak, kariyer yapmış doktor, avukat, öğretmen v.s olup, aynı zamanda ahlak, edep,
çalışkanlık, dürüstlük, saygı, sevgi gibi erdemlere de sahip olan insanlar bu erdemi genelde aileden,
çevreden ya da alternatif eğitim kurumlarından almaktalar.
Ciddi ücretlerle çalıştığı halde, mesleğini ve elindeki yetkiyi insanlara faydalı olmak için kullanmak
yerine onu rüşvet ve yolsuzluk aracı olarak kullanmak. İnsanların çaresizliklerinden yararlanarak onları
rant aracı olarak görmek genelde öğretim almış ama eğitimden yoksun insanlar gösterdiği davranış
şeklidir.
Diğer taraftan bir öğretim programını tamamlamamış, herhangi bir kariyer yapmamış, hiçbir unvan
sahibi de olamamış insanların erdemli davranışlar gösterdikleri görülebilmektedir. Bu durum eğitimin
okullarda verildiği düşüncesinin yanlış olduğunu göstermektedir. Eğitimin aile, çevre, vakıf, dernek v.b
gibi kurumlarda daha yaygın bir şekilde veriliği bir gerçektir.
Tevhid-i tedrisat kanununun kabul edilmesinden bu yana, devlet tekeline verilmiş tek tipçi bir eğitim
siteminden başka ne beklenebilir ki. Okullarda hiçbir faydası ve pratiği olmayan birçok bilgi verildiği
halde, toplumun beklentilerini karşılayacak bir eğitim verilmemektedir. Bu eksiği sivil toplum örgütleri
kendi imkânlarıyla kapatmaya çalışmaktadır.
Bu meyanda başkanlığını yaptığım MAZLUMDER Adana şubesi insan hakları eğitimi vermek üzere
“İnsan hakları okulu” eğitimlerine başlamış durumda. Bu eğitimlerle İnsan hakları alanında ciddi bir
bilinç oluşturma amacı güdülmektedir. Bilgi eyleme dönüşürse bilinç haline gelmiştir demektir.
Amacımız insan hakları kavramına İslami referanslarla yaklaşabilen, bu kavramın söylemden eyleme
geçirecek insanlar yetiştirmektir.
Sivil toplum kuruluşlarının kendi alanlarında toplumu eğitmesi, onlara rehberlik etmesi en önemlisi de
toplumsal bir bilinçle örgütlemesi birçok sorunu kökten çözecektir. Bilinçli bir toplum kararlarını daha
sağlıklı verecektir. Artık ucuz politik söylemlerle milleti peşinden sürükleme dönemleri tarihin
çöplüğünde yerini almalıdır diye düşünüyorum.
Vesselam
Toplum olarak en büyük eksikliklerimizden birisi bilgi ve bilinç eksikliğidir. Bunun sebebi de bana göre
eğitim eksikliğidir. Biz eğitim ve öğretimi hep birbirine karıştırırız. Belli okulları okumuş kariyer yapmış
hele bir de akademik bir unvan almış insanlara eğitimli insan gözüyle bakarız.
Oysa gerçek hiç de öyle değil, eğitim insanda istenilen davranışların oluşması sürecidir. Her insanda
olması istenilen davranışlar genelde ahlak, edep, çalışkanlık, dürüstlük, saygı, sevgi v.b gibi kısaca
erdem diyebileceğimiz davranışlardır. Söz konusu davranışlar eğitimle verilebilecek davranışlardır. Bu
davranışlara sahip insan herhangi bir okula gitmemiş ve kariyer yapmamışsa bile eğitimlidir. Kendi
alanına ordinaryüs profesör olmuş, ancak erdemli davranışlar sergilemeyen insan ise eğitimden
yoksun bir insandır.
Meslekler eğitimle değil öğretimle kazanılır. Doktor, avukat, mühendis, öğretmen, işletmeci v.s
olabilmek için bir öğretim sürecinden geçmek gerekiyor. Bu öğretim sürecinde eğitim de verilebilir.
Eğitim ve öğretim bir arada verildiği takdirde erdemli meslek erbabı yetişir. Aksi halde mesleğini iyi
bilen ve icra eden, ancak erdem yoksunu insanlar yetişir. Bizim eğitim sistemimizde maalesef eğitim
verilememektedir. Öğretimin verilip verilmediğini de takdirlerinize bırakıyorum.
Belli okulları okuyarak, kariyer yapmış doktor, avukat, öğretmen v.s olup, aynı zamanda ahlak, edep,
çalışkanlık, dürüstlük, saygı, sevgi gibi erdemlere de sahip olan insanlar bu erdemi genelde aileden,
çevreden ya da alternatif eğitim kurumlarından almaktalar.
Ciddi ücretlerle çalıştığı halde, mesleğini ve elindeki yetkiyi insanlara faydalı olmak için kullanmak
yerine onu rüşvet ve yolsuzluk aracı olarak kullanmak. İnsanların çaresizliklerinden yararlanarak onları
rant aracı olarak görmek genelde öğretim almış ama eğitimden yoksun insanlar gösterdiği davranış
şeklidir.
Diğer taraftan bir öğretim programını tamamlamamış, herhangi bir kariyer yapmamış, hiçbir unvan
sahibi de olamamış insanların erdemli davranışlar gösterdikleri görülebilmektedir. Bu durum eğitimin
okullarda verildiği düşüncesinin yanlış olduğunu göstermektedir. Eğitimin aile, çevre, vakıf, dernek v.b
gibi kurumlarda daha yaygın bir şekilde veriliği bir gerçektir.
Tevhid-i tedrisat kanununun kabul edilmesinden bu yana, devlet tekeline verilmiş tek tipçi bir eğitim
siteminden başka ne beklenebilir ki. Okullarda hiçbir faydası ve pratiği olmayan birçok bilgi verildiği
halde, toplumun beklentilerini karşılayacak bir eğitim verilmemektedir. Bu eksiği sivil toplum örgütleri
kendi imkânlarıyla kapatmaya çalışmaktadır.
Bu meyanda başkanlığını yaptığım MAZLUMDER Adana şubesi insan hakları eğitimi vermek üzere
“İnsan hakları okulu” eğitimlerine başlamış durumda. Bu eğitimlerle İnsan hakları alanında ciddi bir
bilinç oluşturma amacı güdülmektedir. Bilgi eyleme dönüşürse bilinç haline gelmiştir demektir.
Amacımız insan hakları kavramına İslami referanslarla yaklaşabilen, bu kavramın söylemden eyleme
geçirecek insanlar yetiştirmektir.
Sivil toplum kuruluşlarının kendi alanlarında toplumu eğitmesi, onlara rehberlik etmesi en önemlisi de
toplumsal bir bilinçle örgütlemesi birçok sorunu kökten çözecektir. Bilinçli bir toplum kararlarını daha
sağlıklı verecektir. Artık ucuz politik söylemlerle milleti peşinden sürükleme dönemleri tarihin
çöplüğünde yerini almalıdır diye düşünüyorum.
Vesselam
Yorumlar
Yorum Gönder