CEMAAT PARTİ KAVGASI VE İSLAMİ HAREKET METODU
20. Yüzyılın başından itibaren özellikle Osmanlının
dağılmasından sonra, İslam’ın hayat alanından silindiği, İslami dünya görüşünün
çağdaş dünyada yaşayamayacağı. İslam dininin gerici bir din olduğu, orta çağ
karanlığında kaldığı gibi bir algı oluşturulmak istenmiştir. Bu algıyı bir
gerçekmiş gibi gösterip insanımız gayri İslami bir hayat yaşamaya teşvik
edilmiştir.
Bunun karşısında gerek İslam ulaması, gerekse Müslüman aydın
bireysel ve örgütlü bir çaba içerisine girmiştir. Bu algının doğru olmadığını,
İslam’ın çağlar üstü bir din olduğunu, dinamik yapısıyla tarihin her dönemine
hitap ettiğini, her dönemin sorunlarına en doğru çözümü İslam’ın getirdiğini,
İnsan tabiatına en uygun hayat nizamının İslam olduğunu söyleye gelmişlerdir.
Bu çabalar neticesinde İslam dünyasının her yerinde ve
ülkemizde ağır bedeller ödemeyi göze almış Müslümanlar, bu uğurda çalışanlara
kucak açmıştır.
Fethullah Gülen cemaati ve AK Parti de bu bağlamda
değerlendirilmiş, milletimiz cemaate ve partiye bu endişeyle sahip çıkmıştır. Cemaate
çocuklarımıza laik eğitim sistemi içinde hiç değilse ahlaki ve İslami değerleri
de verir, sistemin zararlı etkilerinden korur diye destek olmuştur. Onların
açtığı okullara ve dershanelere çocuklarını göndermiş, bununla yetinmeyip yurt
içinde ve dışında okullar açsın diye adeta seferber olmuştur. Cemaatin
çıkardığı dergi ve gazeteleri okuma yazma bilmeyen Müslümanlar bile abone olmak
suretiyle desteklemiş. Ailesi karşı çıktığı için evine gelmesini istemeyen
insanlar bile parasını verip başkalarına göndermiştir. Her anlayıştan Müslüman
kendi grubuna, tarikatına vermediği desteği bu cemaate vermiştir. Onları bir
ümit ve özlem kapısı olarak görmüş yaptığı hataları bile hoş
karşılayabilmiştir. Onlara en mesafeli duran insanlar bile biz bunların
anlayışına güvenmiyoruz ama yaptıklarını da inkar edemeyiz diyerek dolaylı
desteklerini esirgememişlerdir.
Aynı şekilde Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde çıkan AK
Partiyi bağrına basmış, İslami kimliğini ve söylemini daha açık ve yüksek perdeden
haykıran Necmettin Erbakan’a bile vermediği desteği bu partiye vermiştir. Çünkü
Recep Tayyip Erdoğan, millete daha samimi ve inandırıcı gelmiştir. Kullandığı
siyasi dil ve argüman millet tarafından benimsenmiş, İslami endişesi olan
insanların tamamına yakını bu partiye destek olmuş dünya siyaset tarihine
girebilecek bir destekle, Türkiye tarihine damga vurmasına vesile olmuştur.
Geldiğimiz noktada cemaat ve parti bir birine savaş açmış bu
güne kadar kol kola, omuz omuza, yan yana görülen bu iki Müslüman yapı karşı
karşıya gelmiş, milletin bu güne kadar alışık olmadığı üslup ve yöntemlerle bir
birilerini yok etme çabasına girmiş durumdalar.
Parti cemaati vatan haini, yabancı ajanların kullandığı bir
yapı, şer şebekesi, İslam’ı Müslümanları uyuşturmak için silah gibi kullanan
bir örgüt, Müslümanlardan topladığı parayı kafir şer güçleri güçlendirmek için
kullanan, İslam topraklarını işgal eden ABD ve İsrail gibi devletlerle iş
birliği içinde olan, Müslümanlar arasında fitne çıkaran, Müslümanalar ile değil
Vatikan’la iş birliğine giden bir cemaat olarak tanımlıyor.
Cemaat ise partiyi hırsız, mal mülk biriktirmek için her
türlü haksızlığı yapan, diktatör, hak ve özgürlükleri kısıtlayan bir parti
olarak tanımlıyor.
Bu kavgada kullanılan argümanlar, İslami endişeyle parti ya
da cemaat kurma yoluyla toplumu İslamileştirme endişesinde olan insanların
temiz olmadığı algısı oluşturmaktadır.
Toplumu dönüştürmek için çalışan aydın, alim ve grupların bu
kavgada nerede durdukları ve hangi mantıkla hareket ettikleri oldukça önemlidir.
Olayları sağlıklı bir şekilde tahlil ederek, sahih ve Kur
’ani bir metot izleyerek İslam ve Müslümanlar hakkında oluşturulmak istenen
algıyı tersine çevirmelidirler.
İslam’a hizmet ve İslami toplum ancak İslami bir metotla
oluşturulabilir, batıl yollarla, kafir ve müşriklerin desteği ile onlarla
işbirliğine gidilerek İslami bir toplum oluşturma hevesi boş ve batıl bir
hevestir. Aynı şekilde, İslami bir ahlak anlayışından yoksun insanların, İslami
bir toplum modeli oluşturamayacağı bir hakikat olarak önümüzdedir. İslami
hareket metodu yeniden gündeme getirilimeli, Bu amaçla yazılmış kitaplar, ve
ortaya koyulmuş pratikler tekrar gündeme alınmalı. Sahih bir İslami hareket
oluşturmak için kafa yorulmalıdır. Kur ‘an ve sünnete uygun İslami hareket
metodu teorik ve pratik olarak ortaya koyulmalıdır.
Vesselam
Yorumlar
Yorum Gönder