SOMA İZLENİMLERİM 2
Bir önceki yazımda genel durumu ve ilk intibalarımı
anlatmıştım. Bu yazımda daha ayrıntıya girerek izlenimlerimi aktaracağım.
Facianın yaşandığı Soma madencilik A.Ş’ye ait madende teknik
ekip olarak görüşmeler yaptık. Burada daha önce çalışmış mühendisler ve
işçiler, olay anında orada olmayan işçiler, olay anında orada olan işçiler, Zonguldak’tan
gelerek kurtarma çalışmasında bulunan kurtarma ekipleri, iş yeri hekimi, sağlık
personeli, işçi yakınları kısaca orada ulaşabildiğimiz ve bilgisine ihtiyaç
duyduğumuz herkesle konuştuk. Facianın olduğu maden ocağına yakın büyük bir
maden ocağı olan İmbat Madencilik çalışmasını durdurmuş, işçileri kurtarma
çalışmalarına katılıyor onlarla da görüştük.
Köle düzeni kurulmuş…
Görüştüğümüz insanların ortak yönü çekinmeleri, isim ve
görüntü vermek istememeleriydi. Yakınlarını, iş arkadaşlarını, kaybetmiş
olmanın hüznü okunuyordu hepsinin gözlerinde, birde İşten atılma korkusu ve
tarif edemeyeceğim bir ürkeklik vardı insanlarda. Bu da işçiler, aileleri ve
çevreleri üzerinde ciddi bir baskı olduğunu gösteriyordu.
Maden içinde ve dışındaki çalışma şartlarının çok ilkel
olduğunu, kendilerinin insan olarak değil de adeta birer üretim aracı gibi
görüldüklerini söyleyenler oldu.
Ücretlerin yetersiz olduğunu, en ufak bir kusurda
yevmiyelerinin kesildiğini, işe alımların işçi ağaları üzerinden yapıldığını,
borçlu olduklarını bu yüzden konuşmaktan çekindiklerini ve korktuklarını
söyleyenler oldu.
Denetimler ve eğitimler yetersiz…
Görüştüğümüz çalışanların genel kanaati denetimlerin
yetersiz ve göstermelik olduğu eğitimlerin ise zamanında yapıldığı ancak
yeterli olmadığı şeklindeydi. Kişisel koruyucular benim gözlemlerime göre tam. Gaz
ölçüm cihazları, maskeler, çelik burunlu botlar, baretler, eldivenler eksiksiz
ancak işçilerin geneli maskeleri kullanmayı bilmiyor çünkü uygulamalı eğitim
almadıklarını söylüyorlar. Ayrıca acil bir durumda ve panik anında nasıl
davranacakları konusunda da yeterli olmadıklarını gözlemledim.
İçerideki ölü sayısı ve Suriyeli işçiler…
Biz oraya ulaştığımızda fısıltı gazetesi ve basın yayın organlarında
içeride çok sayıda cesedin ve Suriyeli işçilerin olduğu yönünde iddialar vardı.
Öncelikle bunları öğrenmek istedim ilk görüştüğümüz insanlara bunu sorduğumuzda
olayın doğru olmadığı hemen anlaşıldı. O bölgede ve madenlerde Suriyeli
işçilerin olmadığı konusunda herkes hemfikirdi. İçerideki ölü sayısını ise
orada bekleyen aile sayısı veriyordu zaten, bakanlık içeride 18 ölü var
açıklaması yapmıştı, ben de orada bekleyen aile sayısına bakınca rakamın doğru
olduğunu düşündüm.
Eylemlerden rahatsızlar…
Görüştüğümüz şehit ailelerinin kendileri üzerinden politika
yapılmasına tepkili olduklarını gördüm, aileler ve Soma halkının geneli
dışarıdan gelip hak arama, hesap sorma gibi gerekçelerle eylem yapan gruplara
tepkiliydi. Bize de bu bağlamda tepki gösterenler oldu. Tepki gösterenlerle konuşup
MAZLUMDER’i ve amacımızı izah ettiğimizde tutumları değişti, bize yardımcı
olmaya başladılar.
Maddi yardımlar yeterli, manevi yardıma ihtiyaç var…
Kolay değil bir ilçede 301 can kazada toprağa veriliyor,
neredeyse herkesin bir yakını, en azından bir dostu, tanıdığı ölmüş, herkeste
bir hüzün, her kalpte bir burukluk, her gözde yaş...
Bu insanların öncelikle manevi desteğe ihtiyaçları var,
ekibimizdeki bayan arkadaşlarımızın söylediğine göre, onları ziyaret etmemiz
bir dua okumamız bile ciddi moral desteği oluyor diyorlar. Yardım kuruluşlarının acil durumlara
hazırlıklı olduklarını burada bizzat müşahede ettim. Ancak manevi destek olma
konusunda oldukça eksikler var. Din adamlarının, psikologların, sosyologların
örgütlenerek öncelikle bayanların bu tür durumlarda ailelerin yanında olması
gerekir. Yardım kuruluşlarının bu alanlarda da çalışma yaparak sadece fiziki
ihtiyaçları değil manevi ihtiyaçları da karşılama konusunda hazır olmaları
gerekiyor diye düşünüyorum.
Vesselam
Yorumlar
Yorum Gönder