BARIŞ SÜRECİ ÜZERİNE 2
BARIŞ SÜRECİ ÜZERİNE 2
Barış süreci devam ediyor. Abdullah Öcalan’la Hakan Fidan,
bir diğer deyişle devletle PKK görüşüyor.
Otuz küsur yıldır devam eden genelkurmayın deyimiyle düşük
yoğunluklu bir savaş yaşanıyor. Kırk bin civarında ölü daha fazla yaralı, psikolojisi
bozulan insanlar, yüzbinlerce mağdur, olağan üstü hal uygulamaları, yakılan
yıkılan köyler, göçler, dağılmalar, mağduriyetler, dışlanmalar, intikam
duyguları, kırılmalar, düşmanlıklar…
Kimle kim arasında bu kavga? Bir tarafında Kürt bir örgütün olduğu
kesin. Hala bazıları bunlar Ermeni tohumudur Kürt falan değil dese de bu söylem
PKK’nın bir Kürt örgütü olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Kavganın diğer ucunda Türkiye
Cumhuriyeti var. Türkiye Cumhuriyeti sadece Türk halkını değil Türkiye de yaşayan
tüm halkları kapsıyor buna Kürtlerde dâhil.
Kavga Türk halkıyla Kürt halkı arasında değil bir Kürt örgüt
ile Türkiye Cumhuriyeti arasındadır. Dolayısıyla barış süreci de Türk halkı ile
Kürt halkı arasında yaşanmıyor.
Türk halkıyla Kürt halkı arasında bir kavga yok ki
barışsınlar.
PKK bir tepki
hareketi, Cumhuriyet döneminde uygulanan politikaların hazırladığı zeminde
peydahlanmış bir hareket. Cumhuriyet dönemindeki politikalara karşı çıkmış
birçok hareket var bunların bir kısmı isyan şeklinde cereyan etmiştir,
Türklerin çıkardığı isyanlarda var, Kürtlerin çıkardığı isyanlar da. Bazı
hareketler de sivil inisiyatif şeklinde çıkmıştır. Nurculuk hareketi de
bunlardan biridir mesela.
Türkiye’de yaşayan ve Cumhuriyet dönemi laik ve ırkçı fikirleri
benimsemeyen herkes zulüm görmüş, hapse atılmış, idam edilmiş, yasaklanmış,
sürülmüş, inkâr edilmiş. Kendi halkına baskı, zulüm ve inkâr politikaları
uygulayan sistem korku cumhuriyetine dönüşmüş, milletin güvenini de
yitirmiştir. Böyle bir ortamda eline silah alıp dağa çıkanlar çok da
sorgulanmadan kendilerine taraftar bulabilmiştir. Doğal olarak elinde silahıyla
isyan eden bir gücü kontrol etmek, desteklemek ve kullanmak isteyen başka
devletler olacaktır. Bundan dolayı PKK kontrol edilemez bir güç haline geldi
zaman içerisinde. Mavi Marmara olayından sonra Türkiye İsrail’in üzerine
gidince İskenderun’da askeri birliğimize PKK tarafından saldırı düzenlenmiş ve
İsrail o olaydan sonra bu saldırının kendi desteğiyle yapıldığını ima etmişti.
Suriye’de hükümet Esad’a karşı muhalefeti destekleyince Esad kamışlı bölgesini PYD
örgütüne bırakmıştı PYD tıpkı PKK gibi bir Abdullah Öcalan örgütüdür. Yani Esad
Türkiye’ye sen bana karşı muhalefeti desteklersen bende sana karşı Kürt örgütleri
desteklerim demişti resmen.
PKK’nın elinde silah var ve kan dökülmeye devam ediyor.
Askeri operasyonlar sonucu PKK’lıların dağdaki ömrü ortama 4.5 yıla düşmüş.
Polis operasyonlarıyla PKK’lıların binlercesi içeri tıklıdı, öyle ki bazı
illerde BDP’nin tüm teşkilatı hatta belediye başkanları, meclis üyeleri
tutuklandı, mahkemeler ağır cezalar veriyorlar. Buna rağmen dağdaki insan
sayısı düşmek yerine gittikçe artıyor. Artık doğudaki köylerden kasabalardan
çok batıdaki üniversitelerden gençler dağa çıkmaya başladı son yıllarda.
Demek oluyor ki bu sorun güvenlik tedbirleriyle çözülecek
bir sorun olmaktan çıktı. Şimdi devlet başka bir yol deniyor. Barış süreci bu
yolun ilk adımı Silahlar bırakılacak, PKK’lı unsurlar silah bırakarak yurt
dışına çıkacak devlet de bunlara dokunmayacak. Daha sonraki adımlarda devlet
politikaları değiştirilecek ve dağa çıkmanın yolları kapatılıp, sebepler ortan
kaldırılacak.
Bu durum hem Türkiye’de yaşayan herkes açısından hem de
bölge açısından maddi ve manevi olarak mutluluk vericidir. Tabi düşmanlarımız
açısında ise hüzün ve kahır.
Akil insanlar grubu oluşturmak ve toplum her kesiminin
desteğini almaya çalışmakta önemli bir davranış.
Mazlum-Der bu süreçte ciddi bir rol üstlenmiş, genel başkanı
Ahmet Faruk Ünsal akil adamlar arasındaki yerini almış durumda. Böyle
süreçlerde bir birine güvenmeyen taraflar arasında güvenilir arabulucuların
bulunması çok önemli Mazlum-Der bu konudaki ihtiyacı karşılayabilecek yapıda
bir dernek.
Sivil toplum örgütlerinin de bu sürece olumlu katkı
sağlaması akil insanlara yardımcı olması, toplumun her kesiminin taleplerini
hükümete iletilmesi açısından önemlidir.
Vesselam.
Yorumlar
Yorum Gönder