İHVAN-İ MÜSLİMİN VE MISIR ÜZERİNE
İHVAN-İ MÜSLİMİN VE MISIR ÜZERİNE
Mısır’da Üstat Hasan el Benna öncülüğünde 1928’de kurulan İhvan-i
Müslimin hareketi çağdaş İslami hareketlerin lokomotifidir.
Bu hareket Ümmet bilincine sahip “İttihad-ı İslam” düşüncesini benimsemiş bir harekettir. En bariz
özelliği bir tebliğ, irşat, inşa hareketi olmasıdır, kendi halkına ve mısır
yönetimine karşı asla şiddete başvurmamıştır ve bu yolu benimsememiştir.
1949 yılında üstat Hasan el Benna’nın Kral Faruk’un emriyle
şehit edilmesine, ardından 1953 yılında Nasır yönetiminin ihanetine, Abdulkadir Udeh, Muhammed Fergali, Yusuf
Talat, İbrahim Tayyib, Handevi Duveyr ve Mahmut Abdullatif gibi birçok seçkin İhvan
öcüsünün şehit edilmesine, cemaatin yasadışı ilan edilmesine rağmen bu yola
başvurmamıştır.
Seyyid Kutup gibi İslam aleminin iftihar vesilesi tutuklanıp
ceza evine atıldığında Müslümanları şiddete değil tebliğ etmeye ve bunu
yaparken de Kur’ani bir yol izlemeye davet eden “Yoldaki İşaretler” kitabını yazmıştır. Bu kitabı yazdığı için de
arkadaşlarıyla beraber Nasır tarafından idam edilmiştir.
Dikkat edildiyse Mısır ordusunun yıllardır yaptığı zulüm ve
son olarak da Muhammet Mursi’ye yaptığı darbeye rağmen meydanları dolduran
milyonlar şiddet yerine ikna ve tebliğ metodundan vazgeçmemektedir.
İhvan, İngiliz ve Siyonist işgalcilere karşı verdikleri çok ciddi
cihat tecrübesine rağmen Mısır halkına ve yönetimine karşı şiddete
başvurmamıştır.
İhvan’ın tecrübelerinden yararlanan ve onun yöntemini benimseyen
İslami hareketler şiddete başvurmadan tebliğ irşat faaliyetlerini yürütmüş
devlet yönetimi elde edilecekse ancak halkın talebiyle elde edileceğine
inanmışlardır.
Bugün Türkiye’de yönetimi elinde bulunduran Ak Parti’yi de bir
Mili Görüş hareketi sayacak olursak Ak Parti’nin de yöntemi İhvan’ın yöntemidir
diyebiliriz. Zira R. Tayyip Erdoğan’ın ve öncesinde rahmetli Necmettin Erbakan Hoca’nın
başına gelen onca olaya rağmen şiddete başvurmamaları sabırla halkı yanlarına
alma çabaları ortadadır.
Rahmetli İmam Humeyni tarafından yapılan İran İslam Devrimi de
yine aynı çizgide ilerlemiş Şah rejiminin onca zulüm ve cinayetlerine rağmen İmam
Humeyni şiddete başvurmamış ve halkı yanına alarak halk devrimi
gerçekleştirmiştir.
Kanaatimce İhvan-i Müslim’inin bu yöntemi Peygamberi bir
yöntemdir zira Peygamber (s.a.v) Mekke’de kendisine yapılan onca eziyete rağmen
şiddete başvurmamış sabır ve sebatla halkı ikna yoluna gitmiş ve sonunda nihai
zaferi elde etmiştir.
İhvan-i Müslim’in hareketinin kurucuları ve önderleri İslam âlimleridir.
Kuruluşundan bu yana kopmalar olmuşsa bile bu geleneklerini devam ettirmiş
olmaları onların bu çizgisini korumalarına yol açmıştır. Samimi İslam âlimlerinin kolaycı konjonktürel
yol ve yöntemler yerine Kur ’ani ve Peygamberi yöntemleri benimsemeleri
doğaldır.
Hasılı İslam’ın Müslümandan istediği Allah’ın dinini tebliğ
etmektir. Bunu da “hikmet ve güzel
öğütle” yapmasıdır İhvan da bu ilkeyi var oluş sebebi saymış ve bunu
yapmıştır.
Kendisini İhvan-ı Müslim’inin bir parçası sayan ve dünyanın
değişik yerlerinde faaliyet gösteren bazı hareketlerin şiddete başvurarak kendi
halkına ve kendi ordusuna karşı silah kullanması iç savaş çıkarması İhvan tarafından
benimsenen bir tutum olmasa gerek. Bu hareketlerin İhvan’ın adını kullanıyor
olması onun yöntemini kullandığı anlamına gelmiyor.
Çünkü şiddetin ve silahın olduğu yerde sağlıklı bir diyalog
ve tebliğ faaliyetinin olması mümkün değidir. Silahla ve şiddetle elde edilen
kazanımların da kalıcı olma ihtimali zayıftır. Ve bu hareketler dış
müdahalelere ve manipülasyonlara açıktır.
Suriye’de direniş adı altında silaha sarılan guruplar İhvanın
izlediği yöntemi izleseler daha sağlıklı bir sonuç elde edelerdi, diye
düşünüyorum. Gerçi Suriye’de savaşan grupların bir kısmı Mısır’da darbe
taraftarlığı yapmaktadır bu da onların neye ve kime hizmet ettikleri konusunda
oldukça açık ipuçları vermektedir.
İslam İlahi bir din olduğuna göre onun tebliğ ve hareket
metodu da İlahidir. Hasan el Benna ve Seyyid Kutup gibi İslam alimleri bunu bize
göstermiştir. Tam da bu ara bu âlimlerin eserlerini okuma zamanıdır.
O zaman Mısır’da ve Suriye’de olanları daha iyi
anlayabiliriz kanaatimce.
Vesselam…
Yorumlar
Yorum Gönder